Hatay’ın yaşadığı deprem felaketi sonrasında, bakanlıklar, merkezi idari kurumlar ve sivil toplum örgütleri hızla harekete geçerek yaraların sarılması için çalışmalara başladı. Bu doğrultuda, Hatay’ın yeniden ayağa kaldırılması için önemli bir proje hayata geçirildi. “Hatay’ın Yeniden Canlandırılması” projesi, Türkiye Tasarım Vakfı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından desteklenerek bir protokol çerçevesinde hayata geçirilmeye başlandı.
Projenin koordinatörlüğünü üstlenen Türkiye Tasarım Vakfı, bu süreçte 20 farklı mimarlık ofisi ile iş birliği yaparak şehrin yeniden planlanması ve tasarlanmasını sağladı. TTV Mütevelli Heyet Üyesi Mehmet Kalyoncu, proje kapsamında mimarlık ve şehir planlama alanlarını bir araya getirerek Hatay’a yeni bir vizyon kazandırmayı hedeflediklerini ifade etti. Doğal afetlerin etkisiyle yapılaşmaya kapatılan dere yatakları ve artırılan yeşil alanlar ile şehrin gelecek nesiller için daha dayanıklı ve yaşanabilir olması amaçlandı.
Projenin yürütücüsü TTV Yönetim Kurulu Başkanı Furkan Demirci, 50 hektarlık bir alanda yaklaşık 5 bin konutun tasarlanması ve bu konutların gelecek nesillere sürdürülebilir bir yaşam alanı sunması hedeflendiğini belirtti. Proje, Hatay’ın geleceğini güçlendirmeyi ve şehri afetlere karşı daha hazırlıklı hale getirmeyi amaçlamaktadır.
Mimarlık ofislerinin ve sivil toplum kuruluşlarının bir araya gelerek ortaya koydukları bu proje, sadece Hatay için değil, diğer deprem riski taşıyan şehirler için de önemli bir rehber niteliği taşımaktadır. Mehmet Kalyoncu, özellikle İstanbul’un sürdürülebilir bir deprem planına ihtiyaç duyduğunu vurgulayarak, Türkiye Tasarım Vakfı’nın bu konuda da destek olmaya hazır olduğunu belirtti.
“Hatay’ın Yeniden Canlandırılması” projesi, birçok paydaşın iş birliği ve dayanışmasıyla gerçekleşen bir çalışma örneğidir. Projenin hayata geçirilmesiyle, Hatay ve benzeri şehirlerde yaşayanların güvenli ve yaşanabilir bir çevrede hayatlarını sürdürebilmeleri sağlanmış olacaktır. Bu tür projelerin önemi, toplumların afetlere karşı dayanıklılığını artırmak ve gelecek nesillere daha iyi bir çevre bırakabilmek için büyük bir fırsat sunmaktadır.