MHP’nin sosyal medya hesabından, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin yer aldığı bir video paylaşıldığı duyuruldu. Bu video, ‘vakit tamamdır söz konusu vatandır’ başlığı altında hazırlanmış ve Bahçeli’nin çeşitli konuşma ve görüntüleri derlenmiştir. Videoda, Bahçeli’nin düşüncelerine ve ülkücülük anlayışına dair çarpıcı ifadelere yer verilmektedir.
Bahçeli, video içerisinde, “Dün söylediğimiz gibi, bugün de bazen çok şey söyleseniz de kalabalıkta kaybolur. Yalnız kalırsınız bazen, en yakınınız bile anlamaz sizi” diyerek, yalnızlık duygusunun insanı ne kadar etkileyebileceğine dikkat çekmektedir. Özellikle, ülkücülüğün gerektirdiği fedakârlıkları ifade ederken, bu yalnızlığın ve belirsizliğin bazen kaçınılmaz olduğunu vurgulamaktadır.
Ülkücülüğün getirdiği sorumlulukları anlatan Bahçeli, “Ülkücülük, ülken için tüm dünyayı karşına almaktır bazen” sözleriyle, bu ideolojinin sorumluluk yüklü doğasına bir atıfta bulunmaktadır. Kalabalık içinde sesin kaybolduğunu, bireylerin duygularını ve düşüncelerini başkalarına aktarmanın zorluklarını ifade ederken, özellikle kalabalıkların gürültüsünün içindeki yalnızlığı gözler önüne sermektedir. Bahçeli’ye göre, bu süreçte önemli olan, kişinin kendi inancını savunurken azim göstermesi ve direncini korumasıdır.
Devlet Bahçeli, konuşmasında, bazen insanların, toplumun genel düşünceleriyle karşılaştıklarında ‘hayır’ demenin, aslında toplumun genel eğilimlerine karşı durabilmenin önemini vurgulamaktadır. “İşte o zaman bilge bir akıl, mangal gibi yürek ve tek başına direnme gücü önem kazanır” diyerek, bireysel karakterin ve güçlü bir iradenin önemini anlatmaktadır. Duygular ve düşünceler birbirine karıştığında, kişinin ilkelerini korumanın zorluğuna da dikkat çekmektedir. Bu durumun pek çok insanın hayatında yaşandığını belirtmektedir.
Bahçeli, “Belki sonra herkes aynı şeyi söyler. Sen ‘ben söylemiştim’ demezsin. Çünkü ‘önce ülkem ve milletim’ demişsindir” ifadeleriyle, halkın bir araya geldiği yerlerde bile tek bir sesin bulunamayabileceğini ve bireylerin kendi doğrularını savunmalarını önermektedir. Burada, kişisel bir duruşun ne kadar değerli olduğunu ifade ederken, ülkücü kimliğin daha önce söylenmiş olan ve özlenen bir değeri temsil ettiğini vurguluyor. “Değişmeyen prensipler, ödünsüz ilkeler, tavizsiz dik duruşla geri dönülmez sevdaların varsa hayatta vazgeçilmez yeminlerin de olmalı” diyerek, sadakat ve kararlılık teması üzerinde duruyor.
Son olarak, “Ülkücülük kendinden, benliğinden vazgeçmekse eğer, varlığın Türk varlığına armağan olmalı” şeklindeki ifadeleriyle, Bahçeli, ülkücülerin, kendi varoluşlarını, Türk milletine adamalarını beklediklerini dile getirmektedir. Ülkücülüğün sadece bireysel bir ideoloji değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluk olduğunu ve bu sorumluluğun Türk milletine duyulan derin sevgiyle birleştiğini belirtmektedir.
