Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, BM Geleceğin Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, BM’nin tarihsel bir sınavdan geçerek gerekli liderliği sergileyemediğini vurguladı. Fidan, uluslararası toplumun ve Birleşmiş Milletler’in kriz ve çatışmaların çözümü konusundaki kabiliyetinin azaldığını belirtirken, gelir adaletsizliğinin arttığı, küresel eşitsizlik ve adaletsizliklerin aşırıcılığa ve yetersiz devletlere yol açtığını söyledi. Ayrıca, İslam karşıtı nefret ve yabancı düşmanlığının bu zeminde güç kazandığını ifade etti. Fidan, BM’nin insanlığa karşı baskının arttığı bu dönemde gereken liderliği gösteremediğini ve küresel sorunlara ortak çözümler üretecek etkin bir yapıya ihtiyaç olduğunu vurguladı.
Bakan Fidan, BM Genel Kurulu’nda alınan kararların, birkaç ülkenin onaylamaması sebebiyle Güvenlik Konseyi’nden geçemediğine dikkat çekti. Daha adil, kapsayıcı ve etkili birçok taraflı modele ihtiyaç olduğunu vurgulayan Fidan, özellikle Güvenlik Konseyi’nde kapsamlı bir reform gerektiğini belirtti. Dünya beşten büyüktür ifadesini kullanarak, Genel Kurul’da ezici çoğunlukla kabul edilen kararların Güvenlik Konseyi’nde uygulanamadığını ve uluslararası barışın sınırlı sayıda ülkenin iradesine bırakılamayacağını söyledi.
Bakan Fidan’ın BM Geleceğin Zirvesi’ndeki konuşması, uluslararası toplum ve Birleşmiş Milletler’in mevcut zorluklarla nasıl başa çıkabileceği ve daha etkili bir yapıya nasıl dönüşebileceği konusundaki önemli bir çağrı niteliği taşıyor. Fidan’ın vurguladığı gibi, küresel sorunların çözümü için daha kapsamlı ve adil bir model geliştirilmesi ve BM’nin reforme edilmesi gerekiyor. Aynı zamanda, dünya genelindeki adaletsizliklerin ve eşitsizliklerin artması, aşırıcılığın ve yabancı düşmanlığının yayılmasına yol açarak uluslararası barış ve güvenliği tehdit ediyor.
Sonuç olarak, Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın BM Geleceğin Zirvesi’nde yaptığı konuşma, BM’nin karşılaştığı mevcut zorluklar ve ihtiyaç duyulan reformlar konusunda önemli bir perspektif sunuyor. Fidan’ın vurguladığı gibi, uluslararası toplumun birlikte hareket ederek küresel sorunlara çözüm bulabileceği ve BM’nin de daha adil ve etkili bir yapıya dönüşebileceği umuduyla, bu çağrı önemli bir adım olarak değerlendirilmelidir.