SÖZCÜ gazetesinin geçtiğimiz gün manşetten duyurduğu haber, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Amerika Birleşik Devletleri’ndeki külliye projesinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde tartışmalara neden olduğunu ortaya koydu. Bu bağlamda, Diyanet’in 2025 yılı için planlanan 130 milyarlık bütçesi üzerine yapılan görüşmeler sırasında İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez dikkat çekici bir çıkışta bulundu.
Çömez, yaptığı konuşmada, “Bu milletin evlatları uyuşturucunun pençesine düçar olmuşken Diyanet Vakfı nasıl olur da Beyaz Saray’ın dibine 4 milyar lirayı gömer?” ifadelerini kullanarak, Diyanet’in büyük bütçesini eleştirdi. Özellikle Amerika’da inşa edilen külliye ile ilgili olarak, bu kadar büyük bir harcamanın ülkenin içinde bulunduğu durumla çeliştiğine vurgu yaptı. Çömez, yatırımların ve harcamaların halkın ihtiyaçları doğrultusunda yapılması gerektiğini savundu.
Turhan Çömez ayrıca Diyanet’in ABD’deki külliyesinin inşaat maliyetinin yaklaşık 100 milyon dolar olduğunu belirtti. Külliye hakkında daha fazla detay veren Çömez, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Washington’da konakladığı Waldorf Astoria Oteli’nde gecelik 36 bin lira ödeyerek kalmış olmasına atıfta bulundu. Bu durumla ilgili olarak, “4 milyarlık külliyede kalmadı” ifadesiyle, Diyanet’in harcamalarını sorguladı.
Buna karşılık, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ise Diyanet’in itibarının korunmasının önemli olduğunu ifade etti. Yılmaz, yapılan harcamaları desteklerken, Diyanet’in faaliyetlerinin ve projelerinin toplum için değer taşıdığını vurguladı. Ancak Çömez, dönemin mali durumunu göz önüne alarak, Diyanet’in ABD’deki külliyesinin 2022 yılında yaklaşık 2,5 milyon dolar zarara uğradığını belirterek, bu tür harcamaların hesabını sordu.
Bu tartışmalar, Diyanet’in ve onun projelerinin Türkiye halkı için ne kadar yararlı olduğu konusunda geniş bir tartışma yarattı. Diyanet’in bütçesinin büyüklüğü ve yapılan harcamaların doğru bir şekilde yönetilip yönetilmediği, muhalefet partileri tarafından sıkça eleştirilen bir konu oldu. Uyuşturucu gibi toplumun önemli bir sorunu ile mücadele eden bir milletin, milyonlarca dolarlık yurtdışı yatırım projeleriyle ne kadar uyumlu olduğu tartışma konusu oldu.
Nihai olarak, bu durum, Diyanet’in gelecekteki harcamaları ve projelerinin daha dikkatli bir şekilde gözden geçirilmesi gerektiği sonucunu doğurdu. Diyanet’in yönelik eleştiriler, ülke içerisinde var olan sosyal sorunlarla birlikte değerlendirildiğinde, kamuoyunun Diyanet ve devlet bütçesinin kullanımına dair daha fazla şeffaflık beklentisinde olduğu ortaya çıkıyor. Bu bağlamda, sadece bütçe rakamları değil, aynı zamanda bu bütçelerin nereye ve nasıl harcandığı da toplumsal bir gerekliliği ifade ediyor.