Son dönemlerde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı’nın yerel yönetimlere ait kreşlerin kapatılması yönündeki talepleri, ciddi bir tartışma yarattı. Ancak, yerel yönetimlerin ve kamuoyunun tepkisi üzerine bu taleplerin geri çekildiği bildirildi. Bu süreçte, bakanlıkların, belediyelerin makul fiyatlı kreş uygulamalarına yönelik tutumları dikkat çekerken, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kreş ücretinin aylık 8 bin 500 TL olması da ayrı bir tartışma konusu oldu.
Bu duruma ilişkin yapılan eleştirilerde, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kreşinin, tüm çalışanların kamu personeli olmasına rağmen en yüksek ücreti talep ettiği vurgulanıyor. Kamu kaynaklarıyla yürütülen hizmetlerin, yüksek ücretlerle sunulması, toplumun farklı kesimlerinden tepki toplamış durumda. Dolayısıyla bu durum, sosyal eşitsizlik ve adalet konularında da daha geniş bir tartışmanın kapılarını aralamaktadır.
Öte yandan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı olarak hizmet veren 105 kreşin aylık ücreti yalnızca 2 bin 500 TL olarak belirlenmiştir. Bu rakamın birçok aile için daha ulaşılabilir bir alternatif sunduğu düşünülmektedir. Ayrıca, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin 36 kreş ve çocuk etkinlik merkezi bulunduğu ve bu kreşlerin aylık ücretinin 4 bin 950 TL olduğu biliniyor. Ancak sosyal yardım alan ailelerin yalnızca yüzde 10, yani 495 TL gibi bir ödeme yapması, bu durumun sosyal devlet anlayışıyla örtüşen yanıtlardan biri olarak değerlendirilmektedir.
İzmir Büyükşehir Belediyesi de çocukların eğitimine yönelik çalışmalara devam etmekte olup, burada bulunan 18 kreş-anaokulunun aylık ücretinin 5 bin TL olduğu dikkate değer bir başka unsurdur. Bu ücretlendirme, çocukların kaliteli eğitim alması için önemli bir katkı sunmaktadır. Ancak, Diyanet’in uyguladığı fahiş ücret, mevcut dengeleri bozan bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kreşinde ise toplam 100 çocuğun eğitim aldığı belirtilmektedir. Diyanet’in kendi yerleşkesinde bulunan bu kreş için, kreşin binasının kamu binası olması ve yemeklerin başkanlık yemekhanesinde hazırlanması gibi unsurlara rağmen, bu denli yüksek bir ücret talep edilmesi, kamuoyunda tartışmalara neden olmaktadır. Kreşlerin bütçelerinin kamu kaynaklarından sağlandığı göz önünde bulundurulduğunda, bu durumun gerekçeleri sorgulanmaktadır.
Sonuç olarak, devletin kreş hizmetlerinin, makul fiyatlarla sunulması gerektiği ve sosyal adaletin sağlanmasının önemi bir kez daha ortaya çıkmıştır. Öte yandan, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, kamu personeli olmasına rağmen daha yüksek bir ücret talep etmesi, kamu hizmetlerinin özünde var olması gereken eşitlik ilkesine aykırı bir durumdur. Bu çerçevede, toplumun farklı kesimlerine hitap eden ve ihtiyaçları karşılayan kreş uygulamaları, geleceğimizin teminatı olan çocuklarımız için büyük bir önem taşımaktadır.