Adalet Bakanlığı, Türkiye’nin Irak’ın kuzeyinde başlattığı Pençe-Kılıç Harekatı’na karşı “Her koşulda barışı savunmalıyız” başlıklı bildiri yayınlayan Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu üyeleri hakkında soruşturma izni talebini reddetti. Bu bildiriye Diyarbakır, Ağrı, Bingöl, Tunceli, Mardin, Hakkari, Şanlıurfa, Van, Siirt, Muş, Batman ve Şırnak baroları tarafından imza atılmıştı.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, bu bildiri sonrasında 12 baro hakkında Türk Ceza Kanunu’nun 301’inci maddesi kapsamında inceleme başlattı. Ancak bu incelemede Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, 11 baro hakkında görevsizlik kararı verdi. Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren ve Yönetim Kurulu üyeleri Ahmet Dağ, Aydın Özdemir, Cemile Turhallı Balsak, Gevriye Atlı, Mehdi Özdemir, Mehmet Işık, Serdar Özer, Servet Vural, Seyit Rıza Karakaş ve Zuhal Sayılgan Işık hakkında TCK’nın 301’inci maddesi kapsamında soruşturma izni istendi.
Adalet Bakanlığı, savcılığın bu talebini değerlendirirken Avukatlık Kanunu’nun 36’ıncı maddesi ile TCK’nin 301/4 maddesinde belirtilen düzenlemeleri göz önünde bulundurarak soruşturma izni talebini reddetti. Bakanlık, avukatların mesleki faaliyetlerini düzenleyen kanun ve suçlarla ilgili olarak soruşturma izni verilmesi gerektiğini belirtti.
Bu durum, Türkiye’nin terör örgütü PKK’ya karşı yürüttüğü operasyonlara karşı ortaya konan tutumu ve baroların bu konudaki tavırlarıyla ilgili bir dava sürecine neden olabilir. Adalet Bakanlığı’nın reddettiği soruşturma izni talebi, Diyarbakır Barosu yöneticileri hakkında yürütülen hukuki sürecin nasıl ilerleyeceği konusunda belirleyici olabilir. Özellikle baroların terör örgütüne karşı Türkiye’nin aldığı tedbirleri eleştiren bir duruş sergilemesi, bu sürecin daha da karmaşık bir hal almasına sebep olabilir. Her iki taraf arasındaki görüş ayrılıklarının yasal çerçevede çözülüp çözülemeyeceği ise sürecin geleceğini belirleyecek önemli bir unsurdur.