Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Bölümü’nde görev yapan asistan doktorların WhatsApp grubunda yer alan yazışmalar, büyük bir skandalın ortaya çıkmasına neden oldu. Bu yazışmalarda, kadın hastaların fiziksel özellikleri ve giyimleri hakkında rahatsız edici içerikler paylaşıldı. Sosyal medyada yayılan bu mesajlar, toplumsal bir tepki ve öfke ile karşılandı, aynı zamanda tıp etiği açısından da ciddi sorunlar doğurdu.
Yaşanan bu olayın ardından Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı ve Selçuk Üniversitesi Rektörlüğü, durumu ciddiyetle ele alarak derhal soruşturma başlattı. Bu tür davranışların toplumda yarattığı olumsuz etkilere karşı duyarlılık gösteren kurumlar, kamuoyunu bilgilendirmek ve sorumluların cezasız kalmamasını sağlamak için hızlı bir eylem planı oluşturdu.
Soruşturma sürecinin ilk aşamasında, Selçuk Üniversitesi’nde görevli iki asistan doktor, S.Ö. ve O.T., görevden uzaklaştırıldı. Selçuk Üniversitesi’nin konuya ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, bu sağlık çalışanlarına ait olduğu iddia edilen yazışmalarla ilgili soruşturma başlatıldığı ve iddiaya konu edilen personellerin derhal görevden alındığı belirtildi. Bu durum, hem üniversitenin hem de Sağlık Bakanlığı’nın etik kurallarına ne kadar önem verdiğini gösterdi.
Bu olay, sadece bireyler için değil, aynı zamanda sağlık sektöründeki genel etik anlayış için de büyük bir endişe kaynağı oldu. Sağlık camiasındaki profesyonellerin hastalarına karşı gösterdiği saygı ve gizlilik ilkeleri sorgulanır hale geldi. Özellikle tıp öğrencileri ve asistan doktorlar, bu tür davranışların meslekleri üzerindeki olumsuz etkilerini göz önünde bulundurarak, eğitim süreçlerini güçlendirme ihtiyacı hissettiler.
Konya Cumhuriyet Başsavcılığı da olaya kayıtsız kalmadı ve asistan doktorlar hakkında ‘Özel hayatın gizliliğini ihlal etmek ve kişisel verileri hukuka aykırı olarak paylaşmak’ suçlarından soruşturma başlattı. Bu kapsamda, S.Ö. isimli doktor gece saatlerinde gözaltına alındı. O.T. isimli diğer doktorun yakalanmasına yönelik çalışmalar devam etmektedir. Savcılığın, olayın tüm boyutlarını ve sağlık çalışanlarının suçlamalarını derinlikli bir şekilde incelemesi bekleniyor.
Bu olayın ardından özellikle kadın hakları savunucuları ve sağlıkta şiddetle mücadele eden dernekler, durumun ciddiyetini vurguladı. Kadın hastaların insan haklarının ihlal edildiğini, erkek egemen bir sistemin yansıması olarak gördükleri bu tür davranışların bir an önce durdurulması gerektiğini ifade ettiler. Sağlık hizmeti aldıktan sonra hastaların mahremiyetinin korunması, sağlık hizmeti sunucularının en temel yükümlülüklerinden biri olmalıdır. Bu bağlamda, sağlık profesyonellerinin etik kuralları ve hasta hakları konularında daha fazla eğitim alması gerektiği vurgulandı.
Toplumda bu gibi durumların ortaya çıkması, sağlık hizmeti sunanların meslek ahlakını ve hastalarına olan saygısını sorgulamaya itmektedir. Sağlık çalışanlarının, hastaları sadece birer hasta olarak değil, birer birey olarak görmeleri gerekmektedir. Bireylerin fiziksel özellikleri hakkında olumsuz ve detaylı paylaşımda bulunmak, aynı zamanda bir cinsiyet ayrımcılığı ve nesneleştirme durumu olarak değerlendirilmektedir. Bu tür davranışların hem toplumsal hem de mesleki açıdan ciddi sonuçları olacaktır.
Söz konusu yazışmalardan sonra, sağlık kurumları ve meslek birlikleri derhal harekete geçerek, çalışanlarına etik eğitimleri ve hasta hakları ile ilgili seminerler düzenlemeyi planlamaktadır. Bu tür olayların tekrar yaşanmaması için proaktif önlemler alınmasının gerekliliği, sektördeki uzmanlar tarafından dile getirildi. Böylece, hastaların daha güvenli bir şekilde sağlık hizmeti alabilmesi için gerekli adımların atılması sağlanacaktır.
Yaşanan skandalın, sadece