“`html
Beyaz Saray Ekonomi Danışmanı Kevin Hassett’in açıklamaları finans piyasalarını derinden sarstı. Hassett, Amerikan Başkanı Donald Trump’ın Federal Rezerv Başkanı Jerome Powell’ı görevden alabileceğine yönelik hukuki araştırmalar yaptığını duyurdu. Trump, Powell’ın görevden alınmasının “yeterince hızlı gerçekleşmediğini” ifade etti. Bu gelişmelerin ardından doların küresel ölçekte değeri düşüşe geçti. Dolar, son 10 yılda İsviçre Frangı karşısında önemli bir değer kaybı yaşarken, Euro karşısında 1,1533 seviyesine çıkarak son üç yılın en düşük seviyesini gördü.
Dolar Endeksi Çakıldı
ABD ekonomisindeki belirsizlikler ve ticaret politikalarındaki güvensizlik, yatırımcıları dolardan uzaklaştırmaya başladı. Bu durum, dolar endeksinin (DXY) %0.7’lik bir gerilemeyle 98,267 seviyesine düşmesine yol açtı. Bu değer, son üç yılın en düşük seviyesi olarak kaydedildi. Yatırımcıların dolardan kaçışları, özellikle uluslararası ticaretteki belirsizliklerin artmasıyla daha da belirgin hale geldi.
Buna karşın, dünya genelinde dolar zayıflarken Türkiye’de durum farklılık gösterdi. Türk Lirası karşısında dolar, önemli bir değer kaybı yaşamadı. Dolar/TL paritesi, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) piyasaya doğrudan müdahalesi sayesinde 38-38,20 bandında kalmayı başardı. Bu müdahaleler, Türk Lirası’nın stabil kalmasını sağladı fakat döviz talebinin yüksek olduğu bir ortamda sürdürülebilirlik açısından riskler barındırıyor.
Mart Ayında Zirve Görülmüştü
Hatırlanacağı gibi, 19 Mart 2025 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla başlayan süreçte, dolar/TL kuru ani bir sıçrama yaparak 41.4 seviyesine kadar yükselmişti. Bu sert yükseliş, piyasaları derinden sarsarak yatırımcıların gözünde risk iştahının azalmasına yol açtı.
Merkez Bankası’ndan Acil Fren Hamleleri
Yaşanan bu gelişmelerin ardından Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, döviz kurunu kontrol altında tutmak amacıyla rezervlerinden yoğun döviz satışı gerçekleştirdi. Ayrıca 20 Mart 2025’te olağanüstü bir toplantı düzenleyerek, faiz oranlarıyla ilgili bir dizi önlem alındı. Gece borç verme faizi %46’ya çıkarılırken, politika faizi %42.5’te, gecelik borçlanma faizi ise %41 seviyesinde sabit bırakıldı.
Bu müdahalelere rağmen, Merkez Bankası’nın döviz talebini karşılamak için toplamda 45 milyar doların üzerinde döviz satışı gerçekleştirdiği ortaya çıkmış durumda. Böyle bir miktar, piyasanın doğru yönetilememesi üzerine ciddi endişeler doğurdu. Özellikle, bu müdahale yönteminin sürdürülebilirliğine dair skeptik görüşler, yatırımcıların iyimserliğini olumsuz yönde etkiledi.
Yeni Faiz Artışı Geldi
Bu zorlu süreçler sonunda TCMB, 17 Nisan 2025 tarihinde bir kez daha faiz artırımına gitmek zorunda kaldı. Para Politikası Kurulu’nun aldığı kararla, faiz oranlarında 350 baz puanlık bir artış gerçekleştirildi ve böylece Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AK Parti) iktidara geldiği dönemin faiz oranlarına geri dönülmüş oldu. Dış pek çok etkenle birlikte, bu durum yerel piyasalarda dalgalanmaların sürmesine neden oluyor.
Küresel piyasalarda dolar zayıflarken, Türkiye’de dolar/TL paritesi, yapılan bu önlemlere rağmen yalnızca döviz satışıyla kontrol altında tutulmaya çalışılıyor. Son bir ayı aşkın süredir, kur 38-38,20 aralığında dalgalanma gösterm
