Milli İstihbarat Akademisi tarafından yayımlanan yüzyılın en dikkat çekici değerlendirmelerini sunan rapor, uluslararası ilişkilerdeki dinamikleri ve Türkiye’nin bu karmaşık yapıda nasıl bir strateji izlemesi gerektiğine ilişkin önemli bilgileri içermektedir. Rapora göre, ABD’nin küresel hegemonya kaybı ve Çin’in yükselişi, çok kutuplu bir dünya düzeninin temellerini güçlendirirken, Rusya’nın uluslararası sistemdeki konumunu güçlendirme çabaları da hız kazanmaktadır. Ukrayna savaşı sonrası Batı ile ilişkileri kopma noktasına gelen Moskova, BRICS gibi platformlar aracılığıyla yeni ittifaklar geliştirmekte ve Çin, Hindistan ile Küresel Güney ülkeleriyle bağlarını güçlendirmeye çalışmaktadır.
Ancak, raporda Rusya’nın bu stratejilerinin önemli sınırlamalarla karşı karşıya olduğu özellikle vurgulanmaktadır. Avrupa’nın Rus enerji kaynaklarına olan bağımlılığını azaltma çabaları, Moskova’yı Asya pazarlarına yönelmeye zorlamaktadır. Buna karşılık, Çin’e olan artan ekonomik bağımlılık ise Rusya’nın uzun vadeli stratejik özerkliğini tehdit edebilecek bir unsurdur. Ayrıca, Rusya’nın Batı ile yürüttüğü hibrit savaş yöntemleri ve medya stratejileri, Moskova’nın küresel söylem üzerindeki etkisini artırma çabalarını desteklese de, Batı’nın karşı hamleleri tarafından önemli ölçüde kısıtlanmaktadır.
TÜRKİYE’NİN DENGE POLİTİKASI KRİTİK
Rapor, Türkiye’nin Rusya ile olan ilişkilerinin çok yönlü ve hassas dengeler içerdiğini vurgulamaktadır. NATO üyesi olan Türkiye, Batı ile ittifak ilişkilerini korurken, enerji ve ticaret alanlarında Rusya ile iş yapma çabası içerisindedir. Türkiye’nin Ukrayna’ya sağladığı destek, Rusya tarafından eleştirilse de iki ülke arasındaki ekonomik ve enerji iş birlikleri devam etmektedir. Raporda, özellikle ABD’deki siyasi gelişmelerin önemine de işaret edilmektedir. Örneğin, Donald Trump’ın yeniden başkan olması durumunda Washington’un küresel stratejisinde önemli değişiklikler yaşanabileceği ifade edilmiş, Trump’ın geleneksel müttefiklere yönelik eleştirileri ve NATO’ya yönelik sorgulamaları, Rusya’nın Batı içindeki ayrışmalardan faydalanma stratejisini pekiştireceği belirtilmiştir. Türkiye’nin bu süreçte nasıl bir denge politikası izleyeceği, hem bölgesel hem de küresel gelişmeler açısından kritik bir rol oynamaktadır.
RUSYA’NIN ULUSLARARASI STATÜ ARAYIŞI
Rusya’nın uluslararası düzende sağlam bir statü elde etme amacı, yalnızca askeri ve ekonomik boyutlarla sınırlı kalmamaktadır; aynı zamanda kültürel diplomasi ve yumuşak güç araçlarıyla desteklenmektedir. Rapor, Batı’nın hegemonyasına karşı alternatif anlatılar geliştirme çabalarının medya ve dezenformasyon stratejileriyle güçlendirildiğini vurgulamaktadır. Ayrıca, Rusya’nın bölgesel stratejilerinde ve enerji politikalarında bu statü arayışının somut göstergelerinin olduğu ifade edilmektedir.
EKONOMİK İLİŞKİLERDE BAĞIMLILIK VE ZORLUKLAR
Raporda, Rusya’nın Batı’dan aldığı ekonomik yaptırımların ve askeri kısıtlamaların, küresel ticaret ve ekonomik esneklik üzerinde büyük etkiler yarattığı belirtilmektedir. Örneğin, Rusya’nın Avrupa’ya olan enerji ihracatında meydana gelen azalmalar, Rusya’nın Çin’e yönelme çabalarını hızlandırmış ve bu durum, Moskova’nın ekonomik bağımsızlığına dair önemli zorluklar oluşturmuştur. Türkiye ise bu değişimden faydalanarak enerji iş birliklerini geliştirmiş ve ticaret alanında yeni fırsatlar yaratmıştır.
TÜRKİYE’NİN GELECEKTEKİ STRATEJİK ADIMLARI
Türkiye’nin çok kutuplu dünya düzenine uyum sağlama çabaları dikkat çekici bir şekilde sürmektedir. Türkiye’nin Batı ve