Haber7 – ÖZEL
1994 yılında, Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Bülent Ecevit tarafından İstanbul için önerilen ve “mega proje” olarak tanıtılan “Karadeniz ile Marmara arasında bir kanal açılması” fikri, yıllar sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Kanal İstanbul projesi ile pratiğe dökülmeye çalışıldığında sert muhalefetle karşılaştı. O dönem alkış tutan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) zihniyeti, bugün aynısının benzerini ‘felaket’ olarak nitelendirmektedir. Bu değişken tutum, siyasi ve toplumsal bir girişimdeki ikiyüzlülüğü ortaya koymaktadır.
ECEVİT’E ALKIŞ TUTANLAR ERDOĞAN’I HEDEF ALIYOR
18 Ocak 1994 tarihli Milliyet gazetesinde yer alan habere göre; Bülent Ecevit, İstanbul’un sorunlarına çözüm olarak, Karadeniz’den Marmara’ya bir kanal açılmasını önermiştir. Ecevit, bu projeyi kamuoyuna “İstanbul’u tehdit eden deniz trafiğine çözüm”, “ekonomik kaynak yaratımı” ve “çevre dostu dönüşüm” gibi ifadelerle tanıtmıştır. O dönem medya, projeye büyük destek vermiş ve “İstanbul’a ikinci boğaz” olarak övgüyle bahsetmiştir.
Takvimler 2023 yılına geldiğinde ise benzer hedeflerle, çok daha kapsamlı mühendislik altyapısı ile Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından duyurulan Kanal İstanbul projesi, aynı çevrelerce bu kez çevre felaketi ve israf projesi olarak damgalanmıştır. Erdoğan’ın Kanal İstanbul projesi, Ecevit’in önerisinin çok daha ileri boyutta ve detaylı bir versiyonudur.
ECEVİT’İN PROJESİNE ‘MEGA’ DİYENLER, ERDOĞAN’IN PROJESİNE ‘FELAKET’ DİYOR
Kanal İstanbul’a karşı çıkan malum zihniyet, 1994’te Ecevit’in önerisine dair en ufak bir eleştiride bulunmamıştır. Dönemin medya organları projeyi “İstanbul’a ikinci boğaz” ve “Ecevit’ten mega proje” manşetleriyle övgülerle karşılamıştır. Ancak, günümüzde aynı çevreler, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın benzer doğrultuda hayata geçirme istediği Kanal İstanbul projesini, çevreye, şehre ve ekonomiye darbe olarak lanse etmektedir.
Bu tür tutumlar, siyasi discursta iki farklı bakış açısını gözler önüne seriyor. Bir yandan, Ecevit’in önerisi 1990’ların başında bir kâbusa dönüşen şehirleşme sorunlarına karşı bir çözüm arayışıyken, Erdoğan’ın projesi ise günümüzdeki karmaşık çevresel ve sosyal dertlere karşı bir çözüm olarak önerilmektedir. Ancak, bu önerilerin karşılandığı siyasi atmosferdeki değişiklikler dikkatlice incelenmelidir.
Ayrıca, Kanal İstanbul projesinin eleştirileri, sadece çevresel faktörlerle sınırlı kalmamakta, aynı zamanda projenin ekonomik etkileri, İstanbul’un altyapı ve ulaşım sistemine yansımaları gibi konular da tartışma konusu olmaktadır. Bu, kamuoyunda ciddi kaygılar oluşturmaktadır ve daha iyi bir kentsel yaşam kalitesi için alternatif önerilerin geliştirilip geliştirilmediği sorusunu gündeme getirmektedir. Neticede, bu projelerin hem destekçileri hem de muhalifleri arasında yaşanan tartışmalar, İstanbul’un geleceği hakkında önemli bir diyalog oluşturma potansiyeline sahiptir.
Kanal İstanbul’un arkasındaki mühendislik altyapısı, Ecevit’in önerisinde sözünü ettiği ekonomik kaynak yaratma fikriyle entegre bir biçimde değerlendirilebilir. Ancak bugün, bu kaynakların nasıl oluşturulacağı ve kullanılacağı konusunda farklı görüşler ortaya çıkmaktadır. Bunun yanı sıra, projelerin gerçekleştirileceği alanın çevresel etkileri de göz önünde bulundurulmalıdır. Bugünün tartışmaları, sadece bir kanal inşası değil, aynı zamanda İstanbul’un bütüncül bir kentsel dönüşüm sürecinin parçası olarak ele alınmalıdır.