Eğirdir Gölü’nün kuzey kesiminde bulunan Gelendost bölgesinde, metan gazı dumanı ortaya çıktı. Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) bilim danışmanı Dr. Erol Kesici, gölün kuzey kesiminin metan gazı yatağına dönüştüğünü bildirdi. Son zamanlarda artan kirlilik ve kuraklık sebebiyle gündeme gelen Eğirdir Gölü, 1960 yılı öncesinde 518 kilometrekare olan yüzeyinin 2024 yılında 426 kilometreye kadar düştüğü görüldü.
Eğirdir Gölü’nün korunması için çaba harcayan TTKD bilim danışmanı Dr. Erol Kesici, göl yüzeyindeki azalışın hızla devam ettiğini vurguladı. Dr. Kesici, gölün ortalama derinliğinin zamanla azalarak 16 metreden 3.2 metreye kadar düştüğünü belirtti. Ayrıca, göldeki derinlik kaybının 2023 yılında dip çamurunda metan gazı oluşumuna neden olduğu ve bu durumun halen devam ettiği ifade edildi.
Gölün Kaynarca mevkisinde bir balıkçının 8 Ağustos günü çektiği videoda görülen fokurdayan suyun metan gazı çıkışından kaynaklandığı tespit edildi. Dr. Erol Kesici, bu konuda yapılan incelemelerin açıklanmasını talep etti. Balıkçının çektiği görüntülerden sonra gölün kuzey bölgelerinde de duman yükselişi görülmesi, Dr. Kesici’nin “Gölün kuzey kısmı adeta metan gazı yatağına dönüşmüş” açıklamasına yol açtı.
Dr. Kesici, sazlıkla kaplı kesimde yaşanan değişimin incelenmesi gerektiğini belirtti. Söz konusu sazlıkların ve dip çamurunun metan gazı nedeniyle sürekli yanmakta olduğunu kaydeden Dr. Kesici, bu durumun çevre ve su kaynakları için büyük bir tehlike oluşturduğunu ifade etti. Geçmiş yıllarda da benzer olayların yaşandığını ve bu durumun ne kadar ciddi bir çevre sorunu olduğunu vurgulayan Dr. Kesici, gerekli önlemlerin alınması gerektiğine dikkat çekti.
Eğirdir Gölü’nde yaşanan metan gazı sorunu, su kaynaklarının ve çevrenin korunması adına acil çözüm gerektiren bir durum olarak ön plana çıkıyor. Bu durumun olumsuz etkilerinin azaltılması için bilimsel ve teknik çalışmaların hızla yapılması ve gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir. Eğirdir Gölü’ndeki bu durumun çevre bilincinin artırılması ve doğal yaşamın korunması konusunda önemli bir uyarı niteliği taşıdığı da unutulmamalıdır.