İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ile 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde partisinin adayı olarak öne çıkan Ekrem İmamoğlu, 19 Mart 2025 tarihinde gözaltına alındı. Bu olay, pek çok kişinin tepkisini çekti ve hemen ardından çeşitli protestolar düzenlendi. Bu protestolara katılanlardan biri olan ‘Basel’ isimli sosyal medya kullanıcısı ise geçmişte benzer nedenlerden ötürü birçok kez gözaltına alınmıştı.
‘Basel’ kullanıcı adını kullanan 26 yaşındaki Bekir Aslan, tutuklanmasının ardından sosyal medya üzerinden bir mesaj paylaştı. Mesajında, tutuklanma sebeplerinin gerekçesiz ve mantıksız olduğunu belirterek, “Dostlar selam, ben Basel. O kadar saçma ve mesnetsiz iddialarla tutuklandım ki…” ifadelerini kullandı. Aslan, sosyal medya platformu Twitter’da paylaştığı DEV-GENZ pankartı ve Grup Yorum isimli müzik grubunun şarkısını retweetlemesinin tutuklanmasına neden olduğunu söyledi.
Aslan, sorgusunda kendisine yöneltilen soruların da oldukça komik olduğunu belirtti. Özellikle DEV-GENZ ile nasıl bağlantı kurduğu ve bu örgütteki konumu gibi soruların kendisini şaşkına çevirdiğini ifade etti. Hatta, Grup Yorum’un paylaşımını retweetlemesinden dolayı terör örgütü DHKP-C ile bağlantısının sorgulandığını vurguladı. Bu durum, Aslan’ın, tutuklanmasının ardındaki sebeplerin gerçeklikten uzak olduğunu düşündüğünü ortaya koydu.
Mesajının sonunda Aslan, umut dolu bir dille, “Görüldüğü üzere, tutuklamak isteyen kılıfını yanında getiriyor. Ama bilmiyorlar ki biz korkuyu 19 Mart’ta İstanbul Üniversiteli arkadaşların yıktığı barikatta bıraktık. Umutla ve sevgiyle kalın. Çıktığımda hepinize menemen yapıcam” diyerek, tutumunu ve inancını sürdüğünü ifade etti. Özellikle “menemen yapacağım” ifadesi, bir dayanışma ve sıcaklık sembolü olarak dikkat çekti.
Basel’in tutuklanması, Türkiye’de sosyal medya aktivizminin ve protestoların nasıl bir risk taşımakta olduğunu gözler önüne seriyor. Özellikle gençlerin bu tür eylemlere katılmaları ve devletin baskıcı tutumları altında kalmaları, giderek büyüyen bir toplumsal tartışma haline gelmiş durumda. Ülke, siyasi iktidar ile toplum arasında bir gerilim yaşamaktadır ve bu gerilim, özellikle genç nesiller için ciddi bir bilinçlenme süreci yaratmaktadır.
19 Mart’ta İstanbul’da gerçekleşen protestolar, Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla tetiklendi. Bu olay, toplumsal hareketlerin ve bireylerin hak arama mücadelelerinin hangi boyutlara ulaştığını gösteriyor. ‘Basel’ gibi sosyal medya kullanıcıları, yalnızca kendi düşüncelerini ifade etmek ve toplumsal adalet arayışında bulunmak amacıyla çeşitli mecralarda seslerini duyurmaya çalışırken, maalesef devlet tarafından gözaltına alınabiliyorlar. Bu durum, ifade özgürlüğü ve demokrasi bağlamında ciddi eleştirileri de beraberinde getiriyor.
Protestoların bu denli yaygınlaştığı bir dönemde, siyasi ortamdaki baskıların artması, sosyal medya kullanıcılarını daha da cesaretlendirmiş olabilir. Gözaltına alınan ‘Basel’ gibi bireylerin yaşadığı haksızlıklar, toplumsal bilinci artırmış ve daha fazla insanın hak arayışına katılmasına neden olmuştur.
Sosyal medya, günümüzde birçok insana düşüncelerini özgürce ifade etme olanağı tanırken, aynı zamanda riskleri de beraberinde getiriyor. Ahlaki değerler ve bireysel haklar, siyasi otoritenin baskıcı tutumları karşısında sürekli bir tehdit haline gelebiliyor. Bunları göz önünde bulundurmak, toplumsal hareketlerin dinamiklerini anlamak açısından büyük önem taşıyor.
Sonuç olarak, Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması ve buna tepki olarak düzenlenen protestolar, Türkiye’deki siyasi ortamın gidişat
