Elazığ’ın Merkezine bağlı Muratçık köyünde yaklaşık 20 yıldır faaliyet gösteren Demar Madencilik’e ait maden ocağının, hafriyatını köylülerin tarım yaptığı araziye ve atıklarını ise göl havzasına döktüğü belirlendi. Maden atıklarının Keban Barajı gölüne sızmasının balık türleri başta olmak üzere pek çok hayvana zarar verdiği ortaya çıktı.
Maden ocağının çevredeki tarım alanlarına ve hazine arazilerine dökülen hafriyatlar nedeniyle köylüler mağdur olduklarını dile getirdi. Köylüler, maden şirketi ile defalarca iletişime geçmelerine rağmen sorunlarının çözülmediğini ifade etti. Bu durumun yaklaşık 10 yıldır devam ettiği ve diğer çiftçi arkadaşlarının da tarlalarının benzer şekilde zarar gördüğü belirtildi. Bölgede herhangi bir denetim olmamasının da sorunları artırdığı vurgulandı.
Halil İskenderoğlu, bölgede yaşananların vahşi madencilik uygulamaları olduğunu belirterek çevre kirliliğine dikkat çekti. Mera alanlarının talan edildiğini, çöplerin etrafa atıldığını ve çevrede vahşi bir madencilik anlayışının hakim olduğunu ifade etti. İskenderoğlu, bu durumun sadece maden çıkarıldıktan sonra köye zarar vermekten ibaret olduğunu, geri dönüşüm ve çevre koruma uygulamalarının göz ardı edildiğini belirtti. Yetkililere seslenen köylüler, sorunların bir an önce çözülmesi gerektiğini ifade etti.
Avukat Sercihan Çelik ise bölgedeki su ve toprak kirliliğine dikkat çekerek atıkların göle dökülmesinin ciddi bir çevre sorunu oluşturduğunu belirtti. Çelik, bu durumun Anayasa’ya aykırı olduğunu ve herkesin sağlıklı ve temiz bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğunu hatırlattı. Mülkiyet haklarının da ihlal edildiğini ifade eden Çelik, konunun takipçisi olacaklarını ve gerekli hukuki süreçlerin başlatıldığını aktardı. Elazığ ve çevresindeki tarım ve balıkçılık faaliyetlerinin de maden atıklarından olumsuz etkilendiğini vurgulayan Çelik, bu durumun acilen çözülmesi gerektiğini belirtti.
Sonuç olarak, Demar Madencilik’e ait maden ocağının çevreye verdiği zararlar ve yaşanan çevre kirliliği sorunlarına dikkat çekilerek, bölgedeki çiftçilerin ve yerel halkın mağduriyetleri üzerinde durulması gerektiği vurgulandı. Yetkililerin bu duruma acilen müdahale etmesi ve çevre koruma önlemlerinin alınması gerektiği belirtildi.
