Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Türkiye’deki eğitim sisteminde önemli bir değişiklik yaparak, yüksek puanlı ve başarı oranı yüksek olan okul türleri arasında yer alan “proje okulları” için atama sistemi ve eğitim yöneticisi belirleme yetkisini daha önce yapılan bir düzenlemeyle Milli Eğitim Bakanı’nın insiyatifi altına bırakmıştır. Bu düzenleme sayesinde, hiçbir kamuoyu açıklaması yapılmaksızın, mesleki yeterlilik, kıdem veya hizmet puanı gibi unsurlar dikkate alınmadan, istenilen öğretmen ve yöneticilerin farklı okullarda görevlendirilmesi süreci başlamıştır.
29 ÖĞRETMEN HABERSİZ ATANDI
Elazığ’ın köklü eğitim kurumlarından olan Mehmet Koloğlu Anadolu Lisesi’nde, bu yeni uygulama çerçevesinde bir yönetim krizi yaşanmış ve 29 öğretmenin habersiz bir biçimde atama kararlarının alındığı ortaya çıkmıştır. Öğretmenlerin atamalarına ilişkin herhangi bir kurumsal rapor ya da dayanak olmadan gerçekleştirilen bu uygulama, öğretmenler arasında büyük tepkilere yol açmıştır. Bu durum, öğretmenlerin çalışma motivasyonunu ve psikolojik durumunu ciddi şekilde olumsuz etkilemişti.
“LİYAKAT VE ADALET GÖZETİLMİYOR”
Elazığ Eğitim-İş Şube Başkanı Özgür Şahin, 29 öğretmenin habersiz atamalarına karşı güçlü bir tepki ortaya koyarak, MEB’in “proje okulları” adı altında öğretmenler üzerinde mağduriyet yarattığını dile getirmiştir. Şahin, “Atamalarda net kriterler, puanlar ve performanslar dikkate alınmadan keyfi bir biçimde yapılan atamalar, birçok öğretmeni mağdur duruma düşürmüştür. En yüksek puanlı okulların proje okulları olması, öğretmen ve idareci atamalarında bu kriterlerin göz ardı edilmesi, bu okulların başarısını da olumsuz yönde etkileyecektir. Geçmişte, bu okullara öğretmenler sınavla alınırken, günümüzde sendika, vakıf ve cemaat etkilerinin tartışmalıdır. Başarılı çocukların öğrenim gördüğü bu okullarda atama yapılırken, liyakat, adalet ve hakkaniyet göz önünde bulundurulmamaktadır. Öğrencilerin seçildiği proje okullarına performans ve net kriterler gözetilmeden yapılan atamalar, öğretmenlerimizin performanslarını doğrudan etkileyerek, dolaylı yoldan da öğrencilerimizi olumsuz bir şekilde etkileyecektir.” ifadelerini kullanmıştır.
Şahin, ayrıca Eğitim-İş olarak, öğretmenlere karşı yapılan bu adaletsizliklerin ortadan kaldırılması amacıyla hukuki mücadelelerini sürdüreceklerini belirtmiştir. Bu durum, yalnızca eğitimcilerin değil, eğitim alanında görevli olan herkesin dikkatini çeken bir mesele halini almıştır.
Öte yandan, MEB’in bu tür uygulamalarında, öğretmen ve öğrenci memnuniyetinin yanı sıra, eğitimin kalitesinin de sorgulanmaya başlandığı gözlemlenmektedir. Öğrencilerin ve öğretmenlerin, eğitim hayatında daha fazla hak, adalet ve liyakat talep ettikleri bir dönemde bu tür keyfi atamaların yapılması, eğitim sisteminin bütünlüğünü tehdit eden bir durum olarak değerlendirilmektedir.
Sonuç itibarıyla, MEB’in “proje okulları” ile ilgili atama ve yöneticilik belirleme süreçlerinin şeffaf olmaması, öğretmenler arasında güvensizlik yaratmakta ve eğitim kalitesini tehdit etmektedir. Eğitimcilerin, mesleki hayatlarında sağlıklı bir şekilde devam edebilmeleri için liyakat esasına dayalı bir atama sisteminin şart olduğu ortadadır. Eğitimde kaliteyi arttırmak ve öğrencilerin en iyi şekilde eğitim almasını sağlamak amacıyla, bu tür düzenlemelerin gözden geçirilmesi ve daha adil bir sistemin oluşturulması gerektiği söylenebilir.
