Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK), üniversitelerde öğretim üyelerine yükseltilme ve atanma süreçlerini düzenleyen “Yükseltilme ve Atanma Yönetmeliği”nde, “adrese teslim atama”ların yapılmaması amacıyla yeni maddelerin eklenmesine öncülük etmesine rağmen, bu durumun pratikte yeterince uygulanamadığı görülmektedir. Üniversitelerin kadro alımlarında özel olarak yapılan ilanlar, bu yönetmeliğin mantığını sorgulatacak biçimde devam etmektedir. Son olarak, Elazığ Üniversitesi Rektörlüğü tarafından yayımlanan bir ilan ile 83 kişilik akademik kadro açığına dikkat çekilmiştir. Özellikle ilan edilen beş pozisyon, bu atamaların kişiye özel olduğuna dair endişeleri artırmaktadır.
KİŞİYE ÖZEL İLANLA AKADEMİSYEN ALACAKLAR
Fırat Üniversitesi ise akademik kadrosunu güçlendirmek amacıyla farklı bölümlerden toplamda 66 öğretim üyesi, 10 araştırma görevlisi ve 7 öğretim görevlisi alımı için bir duyuru yapmıştır. İlanda özellikle Eğitim Fakültesi için yapılan profesör, doçent ve Dr. öğretim görevlisi alımlarında öne çıkan özel şartlar dikkat çekmektedir. Örneğin, Eğitim Programları ve Öğretim Anabilim Dalına alınacak Dr. öğretim üyesinin “çevrimiçi eğitim programları alanında çalışmaları bulunması” gerektiği belirtilmektedir. Ayrıca, Eğitim Yönetimi Anabilim Dalı için profesör alımında, “eğitimde hesap verilebilirlik alanında çalışmaları bulunması” şartı getirilmiştir. Bu durum, akademik pozisyonların belirli bir yetkinliğe sahip kişilere yönlendirilmiş olabileceğini düşündürmektedir.
Doçent yerine getirilen alım koşulları arasında ise “dijital liderlik alanında çalışmaları bulunması” şartı yer almaktadır. Bu durum, yalnızca akademik uzmanlık değil, aynı zamanda dijital dünyadaki gelişmelerin de dikkate alındığını göstermektedir. Ayrıca, Dr. öğretim üyesi alımında “Eğitimde WEB 2.0 araçlarının kullanımı alanında çalışmaları bulunması” gibi bir şartın eklenmesi, eğitim alanında teknolojik yeniliklere olan ihtiyacı gözler önüne sermektedir. Okul öncesi eğitim anabilim dalına alınacak Dr. öğretim üyesi içinse “erken çocukluk döneminde uzamsal ilişkiler alanında çalışmaları bulunması” gibi bir koşul, yine belirli bir uzmanlık alanına yönelik güçlü bir tercih olduğunu ortaya koymaktadır.
Bu tür özel şartlar ve ilanlar, akademik alandaki adalet ve şeffaflık açısından sorgulanabilir bir tablo çizmektedir. YÖK’ün hedefleri doğrultusunda adrese teslim atama yapılmaması hakkında getirilen düzenlemeler, uygulamada aynı etkinlikle icra edilemiyor gibi görünmektedir. Çevre üniversitelerinde benzer örneklerin yaşanmaması ve bu sorunların kökünden çözülmesi için şeffaflık ve eşitlik ilkesine bağlı kalınması gerektiği ifade edilmektedir. Dolayısıyla, akademik kadro alım süreçlerindeki bu uygulamaların yeniden gözden geçirilmesi ve alternatif çözümlerin üretilmesi elzem hale gelmiştir.