Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından aralık ayı enflasyon verilerinin açıklanmasıyla birlikte, emekli ve memurlar için yılın ilk altı ayında uygulanacak zam oranları netleşti. İşçi ve Bağ-Kur emeklileri için belirlenen zam oranı yüzde 15,75 olurken, memur ve memur emeklileri için bu oran yüzde 11,54 olarak belirlendi. Ancak, özellikle Edirne’de birçok emekli vatandaş, maaşlarının yetersizliğinden şikayet etmekte ve geçim sıkıntısı yaşadıklarını belirtmektedir.
“Ayağımızı yorganımıza göre uzatacağız”
Edirne’den emekli Eşref Gülhan, kendisine tanınan maaşın yetersiz olduğunu dile getirerek, “Yapacak bir şey yok. En düşük 20 bin lira olmasını beklerdik. Rahat, huzurlu yaşamak için biraz sıkıntı çekeriz tabi ki, ayağımızı yorganımıza göre uzatacağız” ifadelerini kullandı. Emekli vatandaşlar, aldıkları maaşların, hayat pahalılığı karşısında hiçbir anlam ifade etmediğini belirtiyor.
Bir diğer emekli, Mustafa Çekirge ise maaş zammının yeterli olmadığını vurgulayarak, “Çok düşük verdiler. Bir poşet bin lira. Şuraya bak, 5 dakikada bin lira harca git. Nasıl geçineceğiz, hiç geçinemeyiz. Biz hayatı iyi kötü atlattık. Çoluk çocuk, torunlar nasıl geçinsin ki? 5-6 yaşındaki çocuğa el öpme parası veriyorum. ‘Oğlum bununla çikolata al’ diyorum. ‘Ne çikolatası dede, bunu ben ekmek parası yapacağım’ diyor. Çok gülünç duruma düştük,” diye konuştu. Çekirge’nin bu sözleri, emeklilerin yaşadığı geçim sıkıntısını gözler önüne seriyor.
“Buradaki insanlara üzülüyorum”
Bir başka emekli, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ne diyeyim, bir şey demek istemiyorum artık, ne desem yanlış olur. İyileştirme beklemem için bir devir daim olması lazım. Değişiklik olması lazım, değişmeden bir şey olmaz. Sadece bizi kandırırlar, başka bir şey olmaz. Ancak bu insanların ne kadar sabrı var, bunu da bilmiyorum. Bakmakla yetiniyoruz. Ben hem Almanya hem buradan emekliyim. Buna rağmen hayat çok zor. Yazık buradaki insanlara üzülüyorum.” Bu sözler, emekli vatandaşların hissettikleri çaresizliği ve yaşam standartlarının nasıl düştüğünü açıkça ortaya koymaktadır.
Emekli Murat Özünal ise, “Yetmez bu şartlarda, onun için çok az. Asgari ücret ve emekli maaşları da az. Ben emekli olduğumda asgari ücretten fazla maaş alıyordum. Şu an aramızdaki fark epey açıldı. Geçiniyoruz ama çok mağdur olarak geçiniyoruz,” şeklinde yorum yaptı. Özünal’ın durumu, emeklilerin yaşadığı ekonomik sıkıntının ve gelir eşitsizliğinin bir diğer örneğini oluşturmakta.
Sonuç olarak, emeklilerin yaşadığı geçim sıkıntısı ve arzularının karşılanamaması, Türkiye’deki sosyal güvenlik sisteminin bir yenilenmeye ihtiyaç duyduğunu açıkça göstermektedir. Bugün, emeklilik maaşlarının artırılması ve yaşam standartlarının iyileştirilmesi adına alınacak önlemler, hem bireylerin hem de toplumun genel refahı açısından büyük önem taşımaktadır.
