8 Mart tarihinde Antalya’nın Muratpaşa ilçesine bağlı Kızılsaray Mahallesi’nde meydana gelen olay, hem yerel halk hem de çevrimiçi platformlar üzerinde geniş bir yankı uyandırdı. Olayın merkezindeki engelli kedi Karam, 5 yıldır mahalle esnafı tarafından bakılan ve tedavi ettirilen bir sokak hayvanıydı. Ancak, bir süre sonra Karam’ın kaybolması üzerine mahalle sakinleri, güvenlik kameralarını inceledi ve kedinin bir kadın tarafından sepete konularak götürüldüğüne tanık oldu. Görüntülerde, kadının yaklaşık 15 dakika boyunca özellikle siyah ve engelli olan kediyi almak için çabaladığı net bir şekilde görülüyordu. Mahalle sakinleri, kedinin sahipli olduğunu belirtmelerine rağmen bu kadının kediyi alıp gitmesi sebebiyle duruma isyan ettiler.
Olayın sosyal medya ve internet sitelerine yansıması sonrasında ise gerçeğin farklı olduğu ortaya çıktı. Genç kadının, Karam isimli engelli kediyi mahalleye geri iade ettiği bildirildi. Anlaşılan o ki, bu genç kadın veterinerlik öğrencisiydi ve kediyi almakta kötü bir niyet taşımamıştı. Kendisi, “Ben veterinerlik öğrencisi olduğum için birkaç arkadaşımla birlikte sokak hayvanlarını tedavi ediyoruz, onlara yardım ediyoruz. Kendisi engelli olduğu için yardım etmek amacıyla aldım. O an sokaktaydı ve sahiplenebileceği birini bulamadım,” şeklinde açıklama yaptı.
Genç kadın, daha önce aynı şekilde engelli bir kedisini kaybettiğini ifade ederek, olayın duygusal yükünü açıkladı. “Yolda engelli bir kedi gördüm ve daha önce sahip olduğum engelli yavru kedimi kaybettiğim için bu kediyi de sevdiğim için almak istedim. Evime götürdüm, ona tedavi ettirdim ve sıcak bir yuva sağladım,” dedi. Sosyal medyada bu durumun duyulmasının ardından bazı arkadaşları kendisine bu eylemin nedenini sormuş ve kadın bu duruma oldukça üzülmüştü. Sonrasında mahalle sakinleriyle iletişime geçip, kibar bir şekilde konuşarak durumu izah etti. Kadının, kediyi almak istemesine rağmen kabul edilmediğini ve bu sebeple kediyi geri vermek zorunda kaldığını belirtmesi, konuya dair farklı bir bakış açısı sunuyordu.
Genç kadının, mahalledeki diğer kedilere de bakmakta olduğunu belirtmesi dikkat çekiciydi. “Mahallede birçok insan hayvanlara bakıyor, ancak sokakta, yağmur ya da sıcak havada yaşamasını görmek beni üzüyor. Onlara bir ev ve sıcak bir yuva vermek çok daha önemli,” şeklinde sözlerine devam etti. “Baktığım birçok engelli kedi var. Özellikle gözleri görmeyen bir kedim vardı, o 8 yıl benimle yaşadıktan sonra vefat etti. Ayrıca, ayağından engelli bir yavru kedim vardı, o da hastanede tedavi edilirken yaşamını yitirdi,” ifadeleriyle deneyimlerini detaylandırdı.
Genç kadın, Karam’ın alımıyla ilgili ortaya atılan ‘profesyonelce alındığı’ maddesini yanıtlamak adına, kendisinin söylediği gibi durumun öyle olmadığını da vurguladı. Olayda yer alan bir kişinin kendisine dükkanda gösterdiği telefon numarasına ulaşmasını sağlayan bir kırmızı montlu kişinin varlığını hatırlatarak, o kişiyle irtibat kurduğunu ve kediyi almasında bir engel olmadığını belirtti. Bu süreçten sonra öğrendiği üzere, kedinin asıl sahibinin arkadaşı olduğunu ve bunun kendisine yanlış anlaşıldığını vurguladı. “Beni yanlış anladılar,” diyerek durumu özetlemiş oldu.
Sonuç olarak, bu olay hem kedinin sahipliği üzerindeki toplumsal duyarlılığı hem de sokak hayvanlarına yönelik yaklaşımı gözler önüne serdi. Olayın başlangıçtaki tutumuna rağmen, genç kadının iyi niyetli eylemleri, toplumda hayvanlara olan ilginin ve yardım etme bilincinin arttığını gösteriyor. Yerel halkın, gerek sokak hayvanları gerekse sahipli hayvanların daha iyi koşullarda yaşaması için gösterdiği çaba ve duyarlılık, hepimizi hayvan
