İletişim Başkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan ile önemli bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Bu görüşmenin ana gündem maddeleri Türkiye ile Sudan arasındaki ikili ilişkilerin yanı sıra bölgesel ve küresel meseleler oldu. Erdoğan, görüşmede Türkiye’nin Somali ile Etiyopya arasında var olan ihtilafların çözümünde başlattığı Ankara Süreci’ni vurguladı ve bu sürecin sağladığı mutabakatın bölgenin barış ve huzuruna büyük katkılar sunduğunu dile getirdi.
Görüşme sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan, ayrıca Sudan ile Birleşik Arap Emirlikleri arasındaki anlaşmazlıkların çözümü için Türkiye’nin arabuluculuk yapabileceğini ifade etti. Erdoğan, Sudan’da sulh ve istikrarın sağlanmasının büyük önem taşıdığını, toprak bütünlüğünün ve egemenliğinin korunması gerektiğini hatırlatarak, ülkenin dış müdahalelerden etkilenmemesi için Türkiye’nin temel esaslar belirlediğini belirtti. Bu açıklamalar, Türkiye’nin bölgedeki aktif rolünün ve Sudan’daki süreçlere müdahale etme isteğinin altını çizmiştir.
Erdoğan, Suriye konusuna da değinerek, Suriye halkının 13 yıl süren insani kriz sonrasında kendi geleceklerini tayin etme aşamasına geldiğine dikkat çekti. Bu süreçte Türkiye’nin elinden gelen katkıyı sağlamaya devam edeceğini söyleyen Erdoğan, Suriye’nin siyasi birliği ve toprak bütünlüğünün korunmasının önemine vurgu yaptı. Aynı zamanda, geçici hükümetin suistimallerden kaçınarak, kapsayıcı ve doğru adımlar atması gerektiğini belirtti. Türkiye’nin Suriye halkına hizmet vermeyi ve komşu ülkelere tehdit oluşturan durumlardan kaçınmayı hedefleyen bu yaklaşımı, Erdoğan’ın bölgesel barış arzusu ile örtüşüyor.
Özetle, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu görüşmeleri, Türkiye’nin bölgedeki rolleri ve stratejileri açısından oldukça önemlidir. Sudan ve Suriye gibi kritik bölgelerde yaşanan farklı sorunlara yönelik Türkiye’nin arabuluculuk yapması ve destek vermesi, ülkenin diplomasi tarihindeki aktif tutumunu göstermektedir. Bu bağlamda, Erdoğan’ın açıklamaları, sadece iki ülke arasındaki ilişkilere değil, aynı zamanda bölgesel barış ve güvenliğe de büyük ölçüde katkı sağlama hedefini taşımaktadır. Türkiye’nin uluslararası meselelerdeki duruşu ve çözüm odaklı yaklaşımı, gelecekte gerçekleştirilecek olan diyalog ve iş birlikleri için önemli bir temel teşkil edecektir.