“`html
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen 2030 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi Tanıtım Toplantısı’nda önemli açıklamalarda bulundu. Erdoğan, yerli ve milli markaların Togg’un da dahil olduğu sözde boykot listelerine konulmasına karşı çıkarak, bu durumu ‘kendini bilmezler’ ve ‘köksüzler’ tarafından gerçekleştirilen bir eylem olarak nitelendirdi. Bu durumun aziz milletin takdirine bırakıldığını belirten Erdoğan, Türkiye’de üreten ve istihdam sağlayan hiçbir yerli markanın, 3-5 kişinin faşizan siyasetine kurban edilmeyeceğini ifade etti. Ayrıca, kazançların hedef alındığı bu tür saldırıların sonunda kaybedenlerin, bu saldırıları gerçekleştirenler olacağını vurguladı.
Erdoğan, konuşmasında Türk savunma sanayiinin başarısını da öne çıkardı. İnsansız hava araçlarının (İHA) Türkiye’nin uluslararası alanda kendisini kanıtladığını belirtti. Ayrıca, Kaan adlı yeni bir insansız hava aracının seri üretime geçeceğini müjdeledi. Türkiye’nin bilim ve teknoloji alanında yapacağı yatırımları da paylaşan Erdoğan, Ulusal Kuantum Enstitüsü’nü kuracaklarını ve nükleer enerji alanında büyük bir sıçrama sağlamasına yardımcı olacak nükleer teknopark kuracaklarını söyledi. Erdoğan, yerli modüler nükleer reaktör geliştirme hedefinin de bilgisini verdi. Çip üretiminin tüm aşamalarının Türkiye’de gerçekleştirileceğini belirten Erdoğan, bu bağlamda Sanayi ve Teknoloji Kolejleri kurulacağının altını çizdi. Ayrıca, Antarktika’da bir kutup araştırma üssü inşa edileceği müjdesini verdi.
Erdoğan’ın konuşmasında detaylandırdığı 2030 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi beş ana başlık altında şekillenmektedir. İlk olarak, yüksek teknoloji ve kritik alanlarda Ar-Ge ile yerli üretim kapasitesinin artırılmasının amaçlandığı bu stratejinin ilk amacı, dışa bağımlılığı ortadan kaldırmaktır. İkinci amaç, dijital ekonomiye geçişi sağlayarak Türkiye’yi teknoloji çağının lider ülkelerinden biri yapmak. Üçüncü olarak, yeşil ve döngüsel ekonomiye geçişle birlikte sanayi kaynaklı karbon emisyonlarının azaltılması hedefleniyor. Dördüncü amacın, küresel pazarlara entegrasyonu ve rekabet gücünü artırmak olduğu söylenirken, beşinci ve son amacın ise imalat sanayinin verimlilik, kapasite ve ölçek sorunlarını çözmek ve bu sektörü krizler karşısında daha dayanıklı hale getirmek olduğu ifade edildi.
Bu strateji ile Türkiye, sadece yerli üretimi değil, aynı zamanda teknoloji alanındaki gelişimini de desteklemeyi amaçlıyor. Yüksek teknoloji içeren ürünleri ve hizmetleri ülke içinde geliştirme hedefi, Türkiye’nin bu alandaki bağımsızlığını artırma çabasıyla paralel ilerliyor. Dijital ekonomiye geçiş, hem yerli sanayinin global rekabet gücünü artıracak hem de istihdam yaratma noktasında önemli fırsatlar sunacak. Yeşil ve döngüsel ekonomi anlayışı ise çevresel sürdürülebilirliği ön planda tutarak, sanayi kaynaklı karbon emisyonlarını düşürmeyi hedeflemesi açısından büyük bir önem taşımaktadır.
Erdoğan, bu stratejinin uygulanması sonucunda Türkiye’nin, uluslararası pazarlarda daha rekabetçi bir konuma geleceğine ve zamanla sanayi alanındaki ciddi sorunlarını çözerek, dünya genelinde aranılan bir teknoloji üssü haline geleceğine inanıyor. Açıklanan 2030 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi’nin, yalnızca ekonomik büyümeye katkıda bulunmakla kalmayıp, aynı zamanda sosyal değerleri de güçlendirmeyi amaçladığı, özellikle genç nesillere sunulacak eğitim ve kariyer fırsatlarıyla dikkat çektiği ifade ediliyor.
Sonuç olarak, 2030 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi, Türkiye’nin geleceği için hayati öneme sahip bir yol haritası oluşturmakta. Yerli ve milli üretimin teşvik edilmesi, teknolojik bağımsızlığın sağlanması ve çevresel sürdürülebilirliğin gözetilmesi gibi önemli hedeflerle, Türk sanayisinin
