Türkiye Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsrail’in Gazze ve Lübnan’a yönelik saldırılarına ilişkin olarak, “Giderek şımaran, giderek azgınlaşan İsrail durdurulmadığı takdirde bu yayılmacılığın nereye uzanacağını tahmin edebiliyoruz. Ülkemize yaklaşan tehlikeyi göremeyen idrak yoksunu kimi şahsiyetler varsa da biz riski görüyor, her türlü tedbiri alıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Partisi tarafından düzenlenen “Filistin’in Geleceği Konferansı”nda konuşan Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Dünya siyonizmin gerçek yüzüyle tanıştı. Geçen yıl, 7 Ekim’de İsrail’in Gazze’ye yönelik başlattığı saldırılar Filistin meselesini tekrar insanlığın gündemine taşıdı. 50 bin mazlumun katledildiği ve hala devam eden saldırılar, dünyanın siyonizmin gerçek yüzüyle tanışmasına vesile oldu.
İnsan hakları örgütlerinin söz konusu Filistin olunca, Lübnanlı mazlumlar olunca, keskin nişancı kurşunuyla katledilen bebekler olunca nasıl 3 maymunu oynadıklarını sizlerle birlikte şahitlik ettik. İnsanı insanlığından utandıran nice sahne gözlerimizin önünde yaşandı. Canlı yayında gazeteciler kurşunlandı. Hastaneler, okullar, kiliseler vuruldu. 360 kilometrekarelik alana sıkıştırdıkları 2 milyon insana her türlü zulmü reva gördüler.
Dünya her ne kadar İsrail vahşetine 7 Ekim’den bu yana gözlerini açmış olsa da, Filistin halkı bunu on yıllardır yaşıyor. Filistin’de akan kan, gözyaşı ve zulüm hiçbir zaman dinmedi. İsrail devleti 1948 yılında kuruldu. Buna devlet dersem yanlış olur. Filistin halkının gözünde 1948 büyük bir felaket demekti. İsrail güçleri Nekbe sırasında yaklaşık 1 milyon Filistinliyi sürgün etti. Filistinlilere ait 675 köyü ve kasabayı yok etti. Binlerce Filistinliyi öldürdü. Kan ve gözyaşı üzerine kurulan İsrail, katliamlarla kan dökmeye devam etti. İsrail, Filistinlileri öz yurtlarında mülteci konuma getirmiş, evinden yurdundan göçe zorlamıştır. Bugün önemli bir kısmı Ürdün’de olmak üzere, dünya üzerinde evlerine dökmeyi bekleyen 6 milyonu aşkın Filistinli bulunuyor.
Gazze’yi işgalle yetinmeyeceklerini, Lübnan’a saldırarak gösterdiler. Giderek şımaran, giderek azgınlaşan İsrail durdurulmadığı takdirde bu yayılmacılığın nereye uzanacağını tahmin edebiliyoruz. Ülkemize yaklaşan tehlikeyi göremeyen idrak yoksunu kimi şahsiyetler varsa da biz riski görüyor, her türlü tedbiri alıyoruz.
Lübnan geçici görev gücüne saldırısıyla İsrail, başta Güvenlik Konseyi olmak üzere BM’ye alenen meydan okumuştur. Buna hiçbir tepki gelmemesi, en az saldırılar kadar vahim bir durumdur. Birleşmiş Milletler daha kendi personelini koruyamıyor. Başkalarının hakkını nasıl savunacaklar? Gazzelilere, Lübnanlılara uzanan elleri BM nasıl engelleyecek? BM Güvenlik Konseyi bölgemizin kan deryasına dönmesini daha ne kadar seyredecek? Tekrar soruyorum, İsrail yönetimi uyguladığı vahşetle sadece binlerce masumu değil, kuralları ve değerleri de katletmektedir. Ölen, katledilen sadece kadın ve çocuklar değil, insanlığın vicdanıdır.
Türkiye olarak, bu soykırım karşısında itirazlarını en yüksek sesle dile getiren biziz. Filistin halkının derdini kendi halkının derdi olarak gören bir milletiz. Kimseyi ayırmadan, zalimlerin karşısında mazlumların yanında güçlü bir duruş sergiledik. Tüm imkanlarımızla Filistinli kardeşlerimizin yanında olduk. Tarihimizden, inancımızdan, insanlığımızdan kaynaklanan görevlerimizi layıkıyla yerine getirmeye çalıştık.
Türkiye, Filistinli ve Lübnanlı kardeşlerinin yanındadır. Zafer inşallah Gazze ve Lübnan’da inananların olacaktır. 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen bir Filistin devleti kuruluncaya dek yılmadan, yorulmadan mücadeleyi devam ettireceğiz.
Filistinli kardeşlerimize yönelik insani yardım faaliyetlerimizi aralıksız sürdürüyoruz. Gazze’de yaşanan katliama en güçlü tepkiyi gösteren, bununla yetinmeyip, İsrail’e karşı somut tedbirler alan tek devletiz. Önce 54 kalemde, ardından da bütün kalemlerde İsrail’le ticari ilişkileri durdurduk. Yaklaşık 9.5 milyar dolarlık ticaret hacminden sarfı nazar ettik.
Mısır makamlarının da destekleriyle Gazzeli kardeşlerimize gönderdiğimiz insani yardımların toplam miktarı 84 bin tonu aştı. Bu yardım miktarıyla Türkiye, Gazze’ye en fazla yardım ulaştıran ülke konumundadır. Savaş ve soykırım suçlularının hesap vermesi için atılan her türlü adıma samimi destek sağlıyoruz. Güney Afrika tarafından açılan soykırım davasına müdahillik başvurumuzu 7 Ağustos’ta yaptık. STK’larımız Filistin konusunda mahkemeye dosya ve delil sunmaya devam ediyor. Soykırımcı canilerin uluslararası hukuka hesap vermesi için elimizden geleni yapıyoruz ve yapacağız. Milletimiz boykot ve protesto gösterileriyle katliama tepkisini ortaya koyuyor.