“`html
CAN COŞKUN
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi literatüre kazandırdığı yeni tartışma başlığı “Turpun büyüğü” oldu. Bu kavram, Erdoğan’ın son grup toplantısında AK Parti Genel Başkanlığı sıfatıyla yaptığı konuşmalarda ön plana çıkmış durumda. Ciddi bir siyasi meseleyi temsil eden bu ifade, Erdoğan’ın muhalefet üzerinde kurduğu baskıyı ve yargı süreçlerini sorgulayan bir anlam taşır. Özellikle Ekrem İmamoğlu’nun hapse gönderilmesi süreci, bu tartışmanın merkezine oturmuş durumda.
İmamoğlu’nun hapse girmesi, Türkiye’nin 2018 sonrasında yeni bir siyasi döneme girdiği sürecin en kritik eşiği olarak değerlendirilmekte. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a göre, bu karar yalnızca İmamoğlu ile sınırlı kalmayıp, muhalefetin geleceği ve Türkiye’deki siyasi dengeleri etkileyen başka boyutları da içermekte. Yargının almış olduğu bu karar, Erdoğan açısından belki de CHP’nin kurumsal geleceği açısından bir turp olarak yorumlanabilir. Bunun yanı sıra, toplumsal muhalefetin tepkileri düşünüldüğünde, başka turplar ve boyutlar sorgulanabilir hale gelmiştir.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ise, “Turp (kayyum) darbesi püskürtüldü, başka turp da kalmamıştır” diyerek bu konudaki muhalefetini dile getirdi. Burada önemli olan husus, İmamoğlu’na yönelik verilen kararın siyasal etkisi ve muhalefetin bu duruma karşı geliştirdiği stratejilerdir. İmamoğlu’nun tutuklanması, 15 milyonluk bir iradenin temsil edildiği sandığa yansıdığı için oldukça kayda değer. Bu tutuklama, tarafında ciddi bir toplumsal destek bulurken, siyasi iktidar açısından bir tür tehdit unsuru olarak algılanabilir.
Tüm bu gelişmelerin ardından Cumhur İttifakı’nın neyi anladığı ve “turpun büyüğünün” ne gibi bir değişim göstereceği ise gelecekteki gelişmelere bağlı. Beştepe ortamından sızan bilgiler, sürecin daha fazla siyasi gerilimi artıracağını göstermekte. CHP’nin durumu bunun nasıl sonuçlanacağına dair belirsizlik aracı olarak öne çıkıyor.
Öte yandan, CHP’nin olağanüstü kurultay kararı alması, ilginç bir başlık olarak dikkat çekiyor. Ancak bu süreçteki tek enteresan gelişme bu başlık değil; kayyum iddialarının ve geçmiş kurultay kararlarının ortaya çıkardığı karmaşık durum, oldukça tartışmalı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, kayyum ihtimalinin ortadan kaldırıldığı konusunda kamuoyuna bilgi verdi. Yani CHP, kurultay kararı alarak kendisine dönük bir kayyum atamasının mümkün olmadığını savunuyor.
Bu süreçle ilgili olarak görüştüğüm eski YARSAV Başkanı ve hukukçu Ömer Faruk Eminağaoğlu, kayyum iddialarının gerçekte bir bilgi kirliliği içerdiğini belirtti. Eminağaoğlu, yürütülen hukuki süreçlerin ve alınan kurultay kararlarının, Anayasa Mahkemesi’nin kararları doğrultusunda geri alınamaz olduğunu ve kayyum atanmasının hukuksal dayanağının bulunmadığını ifade etti. Bu açıklama, CHP’nin içindeki siyasi tartışmalara bir nebze olsun ışık tutmuş durumda.
Bütün bu gelişmeler, Türkiye’nin siyasi arenasındaki gerginliği artırmakta ve hem iktidar hem de muhalefet arasında yeni bir mücadele alanı oluşturmakta. Ekrem İmamoğlu’nun hapsi, yalnızca onun siyasi kariyeri açısından değil, Türkiye’nin demokratik süreçleri açısından da kritik bir dönüm noktası olma özelliği taşımakta. Yakın dönemde yaşanacak olan gelişmeler, bu siyasi mücadelenin gidişatını belirleyecek unsurlar arasında yer alıyor. Her iki tarafın da bu süreçteki tutum