Esenyurt Belediyesi’ne atanan kayyum yönetiminin, ilçede bulunan 37 caminin mülkiyetini müftülüğe devrettiği iddiaları gündeme geldi. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Üyesi Belediye Meclis Üyesi Erdinç Aktaş, bu devir işleminin ardında camilerin altındaki dükkanların hedef alındığını öne sürdü. Aktaş, yapılan işlemlerin şeffaf bir şekilde kamuya açıklanmamasının kayyum yönetimini ve bu tür uygulamaları sorgulattığını belirtti.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nin Aralık 2024 toplantısında Gündem dışı söz alarak Esenyurt’taki gelişmelere dikkat çeken Aktaş, camilerin mülkiyetinin kayyum yönetimi tarafından ne şekilde devredildiğini sorguladı. Belediye Encümeninde gerçekleştirilen devrin arka planında kayyum yönetiminin diğer kamu arazilerini başka kurumlara devretmesinin eleştirildiği belirtildi. Aktaş, bu bağlamda camilerin üzerinde bulunan parsellerin de müftülüğe devredilmesinin adaletli ve kamu yararına bir uygulama olmadığını savundu.
“Müftülük istedi, Kayyum verdi”
Alınan bilgilere göre, camilere ait mülkiyetlerin Esenyurt Müftülüğü’ne devredilmesiyle ilgili talep, seçilmiş Belediye Başkanı Ahmet Özer’in görevden alınmasından sadece bir ay sonra gerçekleşti. Esenyurt Müftülüğü, 28 Kasım 2024 tarihinde Esenyurt Belediyesi’ne resmi bir yazı göndererek, 37 caminin mülkiyetinin kendilerine devredilmesini istedi. Bu yazıda; “İlçe Müftülüğü’ne ait yazıda, İlçemiz Müftülüğüne bağlı camilerden, mülkiyetinin tamamı veya bir kısmı idaremize ait olan ve uygulama imar planında ‘Dini Tesis Alanı’ olarak belirlenen taşınmazların tamamının Müftülüğe tahsisi hususu talep edilmektedir.” ifadelerine yer verildi. Esenyurt Belediyesi’nin Emlak ve İstimlak Müdürlüğü tarafından hazırlanan yazıda ise, devrin yasal dayanağı olan 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 75. Maddesinin (d) fıkrası gereğince 25 yıl süre ile tahsisi için karar alınması talep edildiği vurgulandı.
“Müftü Aykul’un talebi”
İlgili yazıda, Esenyurt Müftüsü Selami Aykul’un da imzası bulunmaktaydı. Aykul’un imzasıyla gönderilen yazıda ise şu ifadelere yer verildi: “İlçe Müftülüğüne bağlı camilerden mülkiyetinin tamamı veya bir kısmı Belediyenize ait olan ve imar planlarında dini tesis alanı olarak belirlenen ek listede bilgileri yazılı taşınmazların tamamının Müftülüğümüze tahsis ve devrinin yapılması hususunda; bilgi ve gereğini arz ederim.” Bu durum, müftülüğün idarişme görevlerinin genişlemesine ve camilerin yönetiminin değişmesine neden olacağını gündeme getirdi.
Esenyurt’taki bu gelişmeler, yerel yönetim üzerindeki kayyum uygulamalarının ve kamu mülklerinin kullanımına dair tartışmaları tekrar alevlendirdi. Aktaş, Esenyurt Belediyesi’ne atanan kayyumun şeffaflık ilkesini hiçe sayarak hareket ettiğinin altını çizerken, bu tür uygulamaların toplumsal güvencesizliğe yol açacağından endişe duyduğunu ifade etti. Bu mesele, Türkiye genelinde yerel yönetimler ve merkezi otorite arasındaki ilişkilere dair önemli bir örnek teşkil ediyor.