Esenyurt’ta, yetkililer tarafından yürütülen bir soruşturma sonucunda, 31 suç kaydı bulunan Çetin Başkan Şimşek’in ev hapsindeyken kaçtığı bilgisi ortaya çıktı. Şimşek, Fly Butik isimli sitede silahlı işgal iddiasıyla yargılanıyor. Bu site, toplamda 212 dairenin 785 kişiye satılmasıyla ilgili yürütülen operasyon çerçevesinde dikkat çekti. Söz konusu operasyonda 29 kişi gözaltına alındı. BirGün gazetesinin haberine göre, Bakırköy 16. Ağır Ceza Mahkemesi, özellikle şaşırtıcı bir karar alarak 25 Ekim’de tutuklu durumda olan Nihat Akyüz, Abdulsemet Kızılağaç, Erkan Kaan ve Çetin Başkan Şimşek için ‘ev hapsi’ kararı verdi. Fakat, 13 Kasım’da Bakırköy Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na iletilen yazıda, Şimşek’in 12 Kasım’da ikamet ettiği adreste bulunmadığı ve bu şekilde mevzuat gereği yükümlülüklerini ihlal ettiği belirtilmiş oldu.
Çete Ülkesi Olduk
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, son 15 ay içerisinde 660 suç örgütünün çökertildiğini açıklarken, muhalefetten bir tepki geldi. CHP’li Ali Öztunç, Türkiye’nin uluslararası suç örgütlerinin merkezi haline geldiğini ve ülkenin baronların savaş alanına döndüğünü ifade etti. Yerlikaya’nın bildirdiği 11 bin 635 çete üyesinin yakalandığı bilgisine rağmen, Öztunç, Türkiye’deki mafya yapılanmalarının çeşitliliğine dikkat çekti ve “Ülkede; Özbek, Rus, Bulgar, Sırp, Gürcü mafyası var. Yakalanan yabancı suç örgütü liderlerine vatandaşlık bile verilmiş durumda. Bu durum ise ülkenin uluslararası alandaki saygınlığını ciddi şekilde zedelemiştir” şeklinde eleştirilerde bulundu.
Söz konusu olaylar ve gelişmeler, Türkiye’deki güvenlik ve adalet sistemi üzerinde yeniden tartışmalara yol açtı. Suç örgütleriyle mücadele etmek adına alınan önlemlerin etkinliği ve sürdürülmesi gereken politikaların ne olacağı gibi konular, halkın gündeminde ön plana çıkmaya başladı. Özellikle, İçişleri Bakanı’nın suçla mücadeleye dair gündeme aldığı rakamlar ve yapılan operasyonların sıklığı, dikkatleri üzerine çekiyor. Ancak, muhalefetin bu konudaki eleştirileri, sadece yakalanan suç örgütü üyelerinin sayısı ile sınırlı kalmayıp, bu örgütlerle ilişkili olan yapıları ve bürokrasiyi de sorguluyor.
Ülkenin iç dinamikleri üzerinde oluşan bu suç örgütleri ve onların faaliyetleri, halkta bir güvensizlik iklimi oluştururken, otoritelere karşı olan inancı da zayıflatmaktadır. Uzmanlar, böyle bir durumun uzun vadede toplumsal düzen üzerinde olumsuz etkilere yol açabileceği konusunda uyarılarda bulunuyorlar. Türkiye’nin bu meseleye yönelik attığı adımlar ve gelecekte alacağı önlemler, uluslararası arenada onu nasıl bir konuma yerleştirecek, merak edilen bir diğer önemli soru olmaktadır.