Ekonomik şiddet, günümüzde önemli bir toplumsal sorun olarak ön plana çıkmaktadır. Bu bağlamda, Ankara’da yaşayan Ayşe A. isimli bir kadının yaşadığı olay, ekonomik şiddetin hukuksal boyutunu gözler önüne sermektedir. Ayşe A., kocasının maaş kartını elinden alması ve kendisine yönelik yapılan hakaretler nedeniyle 120 bin lira maddi ve 100 bin lira manevi tazminat talebiyle boşanma davası açtı. Kocasının, Ayşe’nin kendisini aşırı kıskandığını belirterek karşı dava açması ise durumu daha da karmaşık hale getirmiştir.
İlk olarak, Ankara Aile Mahkemesi, her iki tarafı da eşit kusurlu bularak Ayşe A.’nın talep ettiği tazminatları reddetti. Ancak bu karar, Ayşe A. tarafından kabul edilmedi ve bu durumu itiraz ettiklerini belirterek istinafa başvurdu. Ayşe A., kocasının iddialarını mantık dışı bulduğunu, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini ve kendisine psikolojik şiddet uygulandığını ifade etti. Bölge Adliye Mahkemesi ise, erkeğin kadın karşısında daha ağır kusurlu olduğuna kanaat getirerek, Aile Mahkemesi’nin kararını bozdu ve Ayşe A. lehine maddi ve manevi tazminat ödenmesine karar verdi.
Bu noktada kocanın, verilen tazminat kararını kabul etmeyerek Yargıtay’a başvurduğu görülmektedir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, yapılan başvuruyu değerlendirirken, Ayşe A.’nın maaş kartının elinden alınmasının net bir ekonomik şiddet biçimi olduğunu tespit etti. Bu tespit, ekonomik şiddetin yasal çerçevede nasıl değerlendirileceğine dair önemli bir örnek teşkil etmektedir. Yargıtay, kocanın Ayşe A.’ya 20 bin lira maddi ve 20 bin lira manevi tazminat ödemesine hükmetti. Bu karar, hem hukuki açıdan bir precedent oluşturmuş hem de ekonomik şiddete karşı daha dikkatli olunması gerektiğini vurgulamıştır.
Sonuç olarak, bu dava süreci ekonomik şiddetin sadece fiziksel şiddet kadar önemli bir konu olduğunu bir kez daha gözler önüne sermektedir. Kadınların, maddi bağımsızlıkları ellerinden alındığında nasıl bir psikolojik baskıya maruz kaldıkları ve bunun sonucunda açtıkları davalarda yaşadıkları zorluklar, toplumsal bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Yargıtay’ın bu kararı, yalnızca Ayşe A. için değil, benzer durumda olan diğer kadınlar için de umut verici bir gelişme olarak değerlendirilmelidir. Ekonomik şiddetin önlenmesi ve mağdurlarının haklarının korunması, toplumun her kesiminin sorumluluk alması gereken bir konudur. Tüm bu nedenlerden dolayı, bu davanın sıklıkla tartışılması ve hukuki sonuçlarının daha geniş bir çerçevede değerlendirilmesi gerekmektedir.