Elazığ’ın merkezinden 6 Mayıs’ta akrabasının çağırdığı Sedeftepe köyüne giden bir çocuk annesi Dilara Günana’dan haber alamayan ailesi, kayıp ihbarında bulundu. İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü ekiplerinin yaptığı çalışmada, 12 Mayıs’ta Günana’nın merkeze bağlı Sedeftepe köyünde toprağa gömülü cesedi bulundu.
Olayla ilgili başlatılan soruşturmada Günana’nın akrabaları olan S.K., N.K., Yaşar Kaplan ile Volkan Kaplan, olayda kullanıldığı değerlendirilen tabanca ile yakalanarak gözaltına alındı.
Gözaltına alınan Volkan Kaplan’ın İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği’ndeki sorgusunda, suçunu itiraf ettiği öğrenildi.
Volkan Kaplan’ın sorgusunda Dilara Günana’nın telefonuna bakmak istediğini, bunu kabul etmemesi üzerine sinir krizi geçirerek, ensesine yanında getirdiği tabanca ile bir el ateş edip öldürdüğünü söylediği belirtildi.
Volkan Kaplan, Dilara’nın cansız bedenini battaniyeye sarıp eşek sırtında taşıyarak götürdüğü Armutlu mevkindeki bir çukura gömdüğünü itiraf etti.
Volkan Kaplan ile babası Yaşar kaplan, çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Annesi N.K. ve kardeşi S.K. ise adli kontrol kararıyla serbest bırakıldı.
Bu korkunç olayda, Dilara Günana’nın ölümüne sebep olan Volkan Kaplan’ın suçu itiraf etmesi, olayın aydınlatılmasına yardımcı oldu. Günana’nın ailesinin endişeli bekleyişi son buldu ancak acı haberle derin bir üzüntü yaşadıkları biliniyor. Cesedin gömüldüğü yerde yaşanan vahşi olay, bölgede de şok etkisi yaratmış durumda.
Adaletin tecellisi için gözaltına alınan şüphelilerin adli süreçte ne ceza alacakları merak ediliyor. Özellikle suçu itiraf eden Volkan Kaplan’ın verilecek cezanın ne olacağı konusu gündemdeki yerini koruyor. Bu tür vahşi cinayetlerin önlenmesi ve suçluların adalete hesap vermesi için hukuki sürecin titizlikle yürütülmesi büyük önem taşıyor.
Günana’nın ailesi ve yakınları, yaşanan acı olayın etkisinden kurtulabilmek adına destek almaya ihtiyaç duyabilirler. Psikolojik destek ve danışmanlık hizmetlerinden faydalanmaları, travmatik süreci atlatmalarına yardımcı olabilir. Bu tür üzücü olayların tekrar yaşanmaması ve toplumun daha güvenli bir ortamda yaşayabilmesi için önleyici önlemlerin arttırılması gerektiği unutulmamalıdır.
