Hüseyin Kocabıyık’ın Adalet Protestosu
Adalet ve hukuk alanındaki yozlaşmaya karşı duyduğu rahatsızlığı dile getiren AKP eski Milletvekili Hüseyin Kocabıyık, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik haksızlıklara dikkat çekmek amacıyla ilginç bir protesto yöntemi benimsedi. Kocabıyık, tanıdığı yargı mensupları ile olan tüm iletişimini kesme kararı aldığını sosyal medya aracılığıyla açıkladı. Bu eylemin sebebi, ülkesindeki hukuksuzluk karşısında sessiz kalan hakim ve savcılara bir tepki göstermek.
Kocabıyık, sosyal medya platformu üzerinden yaptığı paylaşımda, “Ülkemdeki hukuksuzluğa karşı kendi çapımda mütevazı bir eyleme başladım: yakın-uzak dostum, arkadaşım, akrabam-yakınım ne kadar hakim ve savcı varsa, hiç biriyle görüşmeyeceğim, telefonlarına çıkmayacağım, selamı sabahı keseceğim.” ifadelerini kullandı. Bu kararla, adalet sisteminin içindeki yozlaşmaya ve adaletsizliğe karşı bir duruş sergilemek istediğini belirtti.
Kocabıyık, hukuk sistemindeki adaletsizliği kabul eden yargı mensuplarına yönelik sert eleştirilerde bulundu. “Çünkü onlar adaletsiz düzenin paralı askeri haline getirildiler, bunu da kabullendiler. Ve hepsi olanı biteni görüyor, yaşıyor ve SUSUYORLAR!” diyerek, yargının bu durumunu kınadı. Haksızlıklar karşısında sessiz kalmanın kendisi için kabul edilemez olduğunu vurguladı.
İleriye dönük bir açıklama daha yapan Kocabıyık, ülkedeki adaletsizlikler dolayısıyla sessiz kalan hakim ve savcılara da kişisel bir mesaj göndermeyi ihmal etmedi. “Bugün bu kadar adaletsizlik karşısında susan hakim ve savcılar, yarın elimizi sıkmak için ellerini uzattıkları zaman, elleri havada kalacak, bunu bilsinler.” diyerek, gelecekte olası bir diyalogda karşı tarafın nasıl bir tutum sergileyeceğine dikkat çekti. Bu sözler, yargının mevcut durumu hakkında önemli bir eleştiri niteliği taşıyordu.
Kocabıyık, geçmişte adaletsizliklerle dolu bir süreçte görev yapmış olan yargı mensuplarına pastanmış bir anekdotla da değindi. 27 Mayıs darbesinin ardından, dönemin Yüce Divan savcısı Ömer Altay Egesel’in bir seyyar satıcıdan limon satın almak istediğinde yaşadığı durumu aktardı. Seyyar satıcının Egesel’i tanıyıp “git buradan sana limon filan satmıyorum” demesi, Kocabıyık için mevcut hakim ve savcıların durumunu simgeliyor. Bu hikaye ile, yargı yetkililerinin haksızlıklar karşısında sürekli suskun kalmalarını, toplum gözünde ne denli bir itibar kaybına yol açtığını vurgulamış oldu.
Sözlerinin devamında, Kocabıyık, adalet sisteminin içinde kendini kanıtlayan biri olarak, “Yazık, içinizden bir tane Recai seçkin gibi bir onurlu hakim çıkmadı; hepiniz Ömer Egesel’e ve Salim Başol’a benziyorsunuz.” dedi. Burada, Recai Seçkin’in adaletli bir yargıç olarak hafızalardaki yerini hatırlatmakla, sistemin diğer aktörlerini eleştirerek, bir çeşit çağrıda bulundu. Kocabıyık, kendi görüşüne göre toplumun gözünde itibarsız bir duruma düşmüş olan bu yargı mensuplarını, limon satmayı reddeden seyyar satıcı kadar bile onurlu olmamakla itham etti.
Kocabıyık’ın eylemi, Türkiye’de adaletin durumuna yönelik geniş bir tartışma başlatma potansiyeline sahip. Yarg