Fethullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 17-25 Aralık’ta gerçekleştiremediği darbe girişimini 15 Temmuz’da tamamlamak için harekete geçtiği belirtilmektedir. FETÖ’nün üniforma giymiş teröristleri Türkiye Cumhuriyeti ve seçilmiş hükümete karşı devletin silahlarını kullanarak 15 Temmuz’da darbe girişiminde bulunduğu aktarılmaktadır. Gecede tanklar ve zırhlı araçlar kışlalardan çıkarak farklı noktalara saldırı düzenlerken, savaş uçakları da önemli kurumları bombaladığı belirtilmektedir. Milletin direnci ve hükümetin kararlı duruşu sayesinde darbe girişiminin bastırıldığı ve 251 vatandaşın şehit olduğu vurgulanmaktadır.
FETÖ’nün önemli isimlerinden Adem Yavuz Arslan’ın ABD’ye kaçtığı ve burada örgütsel faaliyetlerine devam ettiği ifade edilmektedir. Arslan’ın Türk mahkemelerince terör örgütü kurma ve yönetme suçundan arandığı belirtilmektedir.
15 Temmuz darbe girişimine karşı direnen kamu görevlilerinin hedef alındığı ve darbe davalarının itibarsızlaştırılmaya çalışıldığına dikkat çekilmektedir. FETÖ’cü firari Arslan’ın Cumhurbaşkanı, Dışişleri Bakanı, Diyanet İşleri Başkanı ve Özel Harekat Başkan Yardımcısı hakkında asılsız iddialar ortaya attığı ifade edilmektedir.
Jandarma Genel Komutanlığı’nda yaşanan olaylar üzerinden algı operasyonu yapmaya çalışan Arslan’ın gerçeklerle uyuşmayan iddialarda bulunduğu belirtilmektedir. Özel harekat polislerinin koordinasyonunda darbecilerin temizlendiği ve dönemin TEM Daire Başkanı’nın yaralandığı ancak yaşadığı süreci mahkemeye bildirdiği vurgulanmaktadır.
15 Temmuz darbe girişimi sırasında yaşananlarla ilgili detaylar da paylaşılmaktadır. Turgut Aslan ve Hasan Gülhan’ın yaşadıklarını anlattığı kısımda, darbecilerin elleri arkadan kelepçeli ve gözleri bağlı şekilde hareket ettikleri belirtilmektedir. Darbecilerin emirlerine uyulduğu ve şahısların kimliklerinin tespit edilmesine dair detayların da yer aldığı ifade edilmektedir.
Adem Yavuz Arslan’ın medya ayağındaki rolü ve Hrant Dink suikastında can alıcı rolü olduğu vurgulanmaktadır. Arslan’ın yazdığı kitap ile FETÖ mensuplarının sorumluluklarını örtbas etmeye çalıştığı ifade edilmektedir. FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ile birlikte firari sanıklar arasında yer alan Arslan’ın mal varlıklarına el konulduğu ve yargı kararlarına tabi tutulduğu belirtilmektedir.