Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, El Cezire’nin İngilizce kanalında bir programa katıldı. Programda, ABD’nin seçilmiş Başkanı Donald Trump’ın, Türkiye’nin Suriye’de “dostane olmayan bir devralma” gerçekleştirdiği yönündeki açıklamalarına yanıt veren Fidan, bu ifadenin yanıltıcı olduğunu belirtti. Fidan, “Burada ‘devralmak’ demek doğru olmaz. Çünkü Suriye’de olanları bu şekilde tanımlamak büyük bir hata olur. Suriyeliler için bu bir ‘devralma’ değildir” dedi. Bakan, bu tür bir tanımın Suriyelilerin iradesini yok saymak anlamına geleceğine dikkat çekti.
Fidan, Türkiye’nin Suriye’yi yönetecek bir güç olarak görülmesinin istenmediğini belirterek, “Bölgedeki hakimiyet kültürü, büyük dersler almamıza neden oldu. Ne Türk hakimiyeti, ne İran hakimiyeti ne de Arap hakimiyeti bu sorunların çözümüne katkı sağlamaz. İşbirliği esas olmalı” diye ifade etti.
Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) üzerinde gerçekleştireceği sınır ötesi operasyonlarla ilgili sorulara da yanıt veren Fidan, YPG’nin PKK’nın Suriye’deki uzantısı olduğunu ve Türkiye için büyük bir tehdit oluşturduğunu vurguladı. Fidan, YPG’nin Batılı ülkeler tarafından desteklenmesinin yanlış olduğunu belirterek, “Batılı dostlarımız bu gerçeğe gözlerini kapıyorlar” dedi.
Bakan Fidan, ABD’ye SDG’ye olan destekleri sona erdirmeleri konusunda uzun bir süredir çağrılarda bulunduklarını da ifade etti. Fidan, eski ABD Başkanı Barack Obama döneminde başlayan bu desteklerin geçici bir çözüm olarak sunulduğunu ancak bu durumun uzun vadeli bir hal aldığını söyledi. Ayrıca, Suriye’deki yeni yönetimin ülkenin tamamı üzerinde kontrol sağlaması gerektiğini belirten Fidan, bu durumu olumlu şekilde değerlendirirse Türkiye’nin müdahale etmesine gerek kalmayacağını düşündüğünü aktardı.
Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde özerk bir bölge oluşumunun tehdit oluşturup oluşturmadığı sorusuna karşılık Fidan, “Bu, Suriyelilerin karar vereceği bir mesele” diyerek, Türk politikası açısından ise Kürt, Arap ve Türkmen sivillerin kendi yerlerinde yaşamalarının sağlanmasını istediklerini söyledi. Mültecilerin geri dönüşü konusunda da olumlu bir değişim yaşandığını belirten Fidan, “Daha fazla istikrar ve güvenlik sağlandıkça, daha fazla insanın geri döneceğini düşünüyorum” dedi.
Türkiye’nin Suriye’deki varlığının iki ana hedefi olduğunu belirten Fidan, bunların kitlesel göçün önlenmesi ve terörle mücadele olduğunu ifade etti. Türk askerinin Suriye’den çekilmesi konusunda ise, oradaki koşullara bağlı olarak bir değerlendirme yapacaklarını şöyle açıklığa kavuşturdu: “Ana endişelerimizin ortadan kalktığını gördüğümüzde, Suriye’de kalmamız için bir neden kalmayacaktır.” Ancak konuya dair gelişmelere biraz daha zaman tanımaları gerektiğini ekledi.
Fidan, Türkiye’nin Şam’daki geçiş otoritesine bakışını da açıklayarak, mevcut yönetimi meşru bir ortak olarak gördüklerini ifade etti. Türkiye’nin yeniden büyükelçiliğini açtığını ve yerel ve merkezi yetkililerle iletişim kurmaları için büyükelçilerine talimat verdiğini belirtti. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in de yeni yönetimin doğru adımlar atması halinde yaptırımların kaldırılabileceğine dair mesajını destekleyen Fidan, yaptırımların devam etmesinin kalkınmayı ve mültecilerin geri dönüşünü olumsuz etkilediğini dile getirdi.
Fidan, HTŞ’nin Türkiye’nin terör listesinden çıkarılması konusunda uluslararası toplumun adım atmasını gerektiğini vurgulayarak, “Ayrıca geçmişte yaptığımız şeyler BM Güvenlik Konseyi kararlarına uygundu ancak son gelişmeler ışığında başka bir karar alabiliriz” dedi.
Rusya ve İran’ın Esed rejimini destekleme niyetlerinin sona ermesi için ikna edildiklerini belirten Fidan, geçmişteki deneyimlerden dersler çık