AYŞEGÜL KAHVECİOĞLU / Ankara – Türkiye’nin dış politika konularıyla ilgili gelişmeler üzerine gerçekleştirilen toplantıda, Hakan Fidan önemli açıklamalarda bulundu. Toplantının süresi 2,5 saat olarak kaydedilirken, Fidan, “İsrail’in son saldırılarının amacı bölgeyi destabilize etmek ve bu noktadaki tavrımız net” ifadelerini kullandı. Ayrıca, DEAŞ ile ilgili sürecin Türkiye tarafından Ürdün ve diğer bölge ülkeleriyle koordine edileceğini belirtti. Türkiye’nin YPG ile ilgili süreçleri hassasiyetle takip ettiğini aktaran Fidan, “Şu anda takvim net değil ama YPG net olarak silah bırakıp milli orduya katılım sağlayacak. Suriye’nin üniter bir devlet yapısına kavuşacağını, burada federal bir yapılanmaya asla müsaade edilmeyeceğini ve ordunun dışında başka bir silahlı güce kesinlikle izin verilmeyeceğini” vurguladı.
Toplantıda yer alan bir milletvekili, ABD Başkanı Donald Trump’ın İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun yanında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı övdüğünü hatırlatarak, “Trump’ın yaklaşımı bireysel miydi yoksa kurumsal mıydı?” sorusunu yöneltti. Bu soruya Hakan Fidan, “Seçilmiş bir başkanın yaptığı açıklamayı, kurumsal değerlendirmeden tamamen ayrı tutmak mümkün değil” diyerek yanıt verdi. Fidan, Trump’ın DEAŞ’ın bölgede kendisine tekrar alan bulmamasını önemsediğini belirtirken, “İsrail’in bugün bölge ülkelerine yaptığı saldırılar ise DEAŞ’a alan açıyor. Bu durum Batı için, dünya barışı için ciddi bir tehdit unsuru” şeklinde ifadelerini sürdürdü.
Bununla birlikte, Fidan’ın ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşlarına yönelik yorumları da dikkat çekti. “Vekâlet ve ticaret savaşlarının yaşanacağı bir süreç bizi bekliyor” diyen Fidan, dünya genelindeki ticaret dinamiklerinin de bu çatışmalardan nasıl etkileneceğini öngördüklerini belirtti. Çeşitli siyasi ve ekonomik alanlarda yaşanan gerginliklerin, uluslararası ilişkilerin yeniden şekillenmesine neden olduğunu ifade eden Fidan, Türkiye’nin bu süreç içerisinde ne gibi adımlar atması gerektiğine dair değerlendirmelerde bulundu.
Toplantıda öne çıkan diğer bir konu ise Türkiye’nin bölgedeki askeri varlığı ve güvenlik politikalarıydı. Hakan Fidan, “Sınır güvenliğimizi artırmak ve bölgede istikrar sağlamak adına gerekli tüm adımları atacağız” ifadesini kullanarak, Türkiye’nin milli güvenliğini tehlikeye atmayan her türlü operasyonu gerçekleştirmeye hazır olduklarını vurguladı. Bu bağlamda, uluslararası toplumu Türkiye’nin güvenlik endişelerini desteklemeye davet etti ve Suriye’deki durumun Türkiye üzerindeki etkilerini dile getirdi.
Hakan Fidan’ın açıklamaları, dönemin uluslararası ilişkiler dinamiği açısından oldukça önemli bir yer tutuyor. Özellikle, Ortadoğu’daki sürekli çatışmalar ve güç mücadeleleri, bölgedeki ülkeler için büyük bir tehdit oluşturmakta. Türkiye’nin bu bağlamda saldırılara karşı alacağı önlemler ve sunduğu iş birlikleri, hem kendi güvenliği hem de bölgesel istikrar açısından kritik bir önem taşıyor.
Ayrıca, Fidan’ın açıklamalarının ardından, toplantının katılımcıları arasında bir tartışma ortamı oluştu. Katılımcılar, Türkiye’nin askeri varlığının artırılmasının yanı sıra, uluslararası kamuoyunun desteğinin de sağlanması gerektiği konusunda hemfikir oldular. Bu bağlamda, Türkiye’nin NATO gibi uluslararası organizasyonlarla olan ilişkilerinin güçlendirilmesi gerektiği üzerinde duruldu.
Sonuç olarak, bu toplantı Türkiye’nin dış politikasında önemli bir dönüm noktasını temsil ediyor. Hakan Fidan’ın liderliğindeki açıklamalar, Türkiye’nin hem ulusal hem de bölgesel güvenliğine yönelik stratejilerinin belirlenmesinde kritik bir rol oynayacak. Gelecek süreçte Türkiye’nin nasıl bir dış politika izleyeceği, bu toplantıda atılan adımlara bağlı olarak şekillenecek. Uluslararası ilişkilerdeki dinamiklerin hızla değiştiği
