İstanbul’da, 2023 yılının Ekim ayında, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması ile birlikte ülke genelinde büyük bir protesto dalgası yaşandı. Bu olay, toplumsal olayları takip eden gazetecilerin de hedef alındığı bir duruma yol açtı. Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının hemen ardından protestolara katılan birçok gazeteci gözaltına alındı. Bu gazeteciler arasında Yasin Akgül, Bülent Kılıç, Zeynep Kuray, Kurtuluş Arı, Ali Onur Tosun, Hayri Tunç ve Gökhan Kam yer almakta. Gazeteciler, “kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama” suçlamasıyla tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Olayın ardından, gözaltına alınan gazetecilerin aileleri ve meslektaşları, tutuklamaların hukuksuz olduğunu savunarak, geniş çaplı bir kampanya başlattı. Sivil toplum kuruluşları, insan hakları dernekleri ve basın özgürlüğü savunucuları, gazetecilerin serbest bırakılması için imza kampanyaları düzenlediler. Yüzlerce kişi, sosyal medyada #GazetecilerSerbestBırakılsın etiketleriyle paylaşımlar yaparak, gazetecilere destek verdiler.
Yerel ve uluslararası medya kuruluşları da durumu yakından takip etti. Özellikle uluslararası gazetecilik camiası, Türkiye’deki basın özgürlüğüne yönelik artan tehditler ve gazetecilerin tutuklanmaları hakkında endişelerini dile getirdi. Bu bağlamda, gazetecilik mesleğinin bağımsızlığı ve gazetecilerin çalışma hakları gündeme geldi. Gözaltına alınan gazetecilerin durumu, dünya genelinde basın özgürlüğü tartışmalarını da yeniden alevlendirdi.
Gazetecilerin tutuklanmasının ardından, avukatları hukuki süreç başlatarak, itirazda bulundu. İtirazların değerlendirilmesinin ardından, mahkeme, foto muhabirleri Kurtuluş Arı, Hayri Tunç, Gökhan Kam ve Bülent Kılıç’ın yanı sıra AFP muhabiri Yasin Akgül, Now TV muhabiri Ali Onur Tosun ve gazeteci Zeynep Kuray’ın tahliye edilmesi yönünde karar vermiştir.
Tahliye kararının ardından, medya camiasında büyük bir sevinç yaşandı. Gözaltındaki gazetecilerin serbest bırakılması, basın mensupları arasında moral kaynağı oldu ve birçok gazeteci, özgürlüklerinin önemini yeniden vurguladı. Gazetecilerin önümüzdeki saatler içerisinde serbest bırakılması bekleniyor ve bu olay, Türkiye’de basın özgürlüğü mücadelesinin önemli bir parçası olarak hafızalarda kalacak.
Bu gelişmenin yanı sıra, Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması ve ardından yaşanan protesto eylemleri, siyasi iklimin ne denli gergin olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Türkiye genelinde sosyal ve siyasi sorunların derinleşmesi, özellikle muhalefet partileri ve halk arasında büyük tepki çekti. İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının arkasında, hükümetin muhalefete yönelik duruşunun bir yansıması olarak değerlendirildi. Bu durum, halkın hükümete olan güveninin sarsılmasına ve toplumsal kutuplaşmanın artmasına neden oldu.
Olayın yankıları, sadece Türkiye içinde değil, uluslararası alanda da hissediliyor. Birçok ülke ve insan hakları örgütü, olayları kınayarak Türkiye’ye basın özgürlüğüne saygı göstermesi çağrısında bulundu. Bu tür tutuklamaların, demokrasinin sağlıklı bir şekilde işlemesi için zararlı olduğu ifade edildi. Türkiye’nin uluslararası ilişkileri üzerinde de olumsuz etkilere neden olacak şekilde, bu duruma dair eleştiriler artış gösterdi.
Sonuç olarak, İstanbul’da yaşanan bu olay, sadece gazet
