BM’nin Filistin Ajansı (UNRWA) tarafından yapılan açıklamada, 7 Ekim’den bu yana Gazze’deki çocukların yetersiz beslenme sebebiyle hastalanma oranlarının yüzde 300 arttığı belirtildi. İsrail’in Gazze’deki soykırımı sürerken, çatışmalarda yaşamını yitirenlerin sayısının 16 bin 314’ü çocuk, 10 bin 980’i kadın olmak üzere toplamda 39 bin 699 kişi olduğu bildirildi. Açlık ve salgın hastalıklarla mücadele eden çocuklar, İsrail’in tahliye emirleri sebebiyle yer değiştirmek zorunda kalıyor. BM’nin Filistin Ajansı verilerine göre, Gazze halkı İsrail’in uyguladığı tahliye politikaları nedeniyle iç göçe maruz bırakılıyor.
UNRWA tarafından yapılan değerlendirmede, Gazze’de yaşanan 300 günlük savaşın ardından, 90 hastane ve birinci basamak sağlık merkezinin çalışmamasıyla sağlık sisteminin işlevsiz hale geldiği belirtildi. UNRWA, Gazze Şeridi genelinde 10 temel sağlık merkezi ve 100’e yakın mobil sağlık noktasıyla sağlık hizmetleri sunarak önemli bir rol oynuyor. Gazze’nin kuzeyinde yetersiz beslenme vakalarında Mayıs ayına kıyasla Temmuz ayında yüzde 300’lük bir artış gözlendiği açıklandı. Aynı zamanda Gazze’deki binaların yüzde 63’ünün ciddi hasarlı olduğu vurgulandı.
İsrail-Hamas çatışmalarının başladığı 7 Ekim’den bu yana 205 UNRWA çalışanının hayatını kaybettiği belirtilirken, bölgede yaşayan bir Filistinli vatandaş ise yaşadıkları zorlukları dile getirdi. Temiz su, yeterli yiyecek ve içme suyu sıkıntısı çeken insanlar, normal bir yaşam süremiyor ve uyku düzenlerini bile sağlayamıyorlar. Vatandaşlar, yaşadıkları zorlukları ve acıları dile getirerek yardım çağrısında bulunuyorlar.
Gazze’de yaşanan insani krizin boyutlarını gözler önüne seren bu açıklamalar, uluslararası toplumda endişe uyandırmaya devam ediyor. İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları ve uyguladığı baskı politikaları, bölgedeki insanların yaşamını daha da zorlaştırmakta. UNRWA’nın yaptığı açıklamalar, uluslararası yardım kuruluşlarının bölgeye destek sağlama ihtiyacını da gözler önüne seriyor. Gaza halkının acil insani yardıma ihtiyacı olduğu açık bir şekilde ortaya konmuş durumda ve uluslararası toplumun bu konuda harekete geçmesi gerekmektedir.