“`html
Ekonomi yönetiminin amacı, asgari ücretin dolayısıyla genel ücretleri baskılayarak talebi kısmaktır. Bu durum, “Talebi yaratan gelir nerede?” sorusunu gündeme getiriyor. Bu soru, Türkiye’nin gelir ve vergi adaletsizliğine ışık tutmakta ve bu konudaki tartışmaları derinleştirmektedir.
Koç Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selva Demiralp ve Bilkent Üniversitesi’nden Prof. Dr. Refet Gürkaynak, TKYD’nin 4. Portföy Yönetim Zirvesi’nde gerçekleştirdikleri ortak panelde, yüksek gelir gruplarının harcama davranışlarını düşürecek acil bir vergi reformunun gerekliliğine dikkat çektiler. Merkez Bankası’nın politika faizini artırarak talebi kısmayı amaçladığı sırada Maliye’nin genişlemeci politikalar uyguladığına vurgu yapan Prof. Dr. Selva Demiralp, toplumun “acı reçetenin maliyetini” öderken, “milli bir seferberlik” beklentisi içinde olduğunu ifade etti. Demiralp, toplumun lüks harcamaların ve özellikle kamu görevlilerinin harcamalarının kısıldığını görmek istediğini belirterek, “zengini daha çok, fakiri daha az” vergilendirecek bir “ince ayar”ın gerekliliğinin altını çizdi.
SERVET TRANSFERİ YARATILDI
İç talebin kontrol edilemediğini ve emeğin milli gelir içindeki payının düşüklüğüne dikkat çeken Prof. Dr. Refet Gürkaynak, konuşmasına “Talebi yaratan gelir nerede?” sorusuyla başladı. 2021 sonrası uygulanan ekonomi politikaları sonucunda toplumun büyük bir kesimine servet transferinin gerçekleştiğini ve bu servetin talebi körüklediğini belirtti. Gürkaynak, bu durumu; “Servet transferinden zenginleşmiş büyük bir kesim var ve şu anda bütün tüketimi sürükleyebiliyor. Hane halkının büyük bir kısmı ise hayatta kalmak için gelirinin tümünü harcamak zorunda. O tarafta bir talep kısması beklemiyoruz. Talebi kısacak olanlar daha yukarıdaki kesimdir. Bir tür servet vergilendirmesinin gerektiğini düşünüyorum” şeklinde dile getirdi.
‘Bir tane daha saray yapar mı?’ diye düşünürse
Prof. Dr. Refet Gürkaynak, servet vergisinin iktisatta en önemli noktasının “sosyal kontrat” olduğunu belirtti. Zenginden daha fazla vergi almak için toplumu bu sosyal kontrata ikna etmenin şart olduğunu vurguladı. Gürkaynak, “Daha fazla vergi almak istersiniz ama karşı taraf bunu vermemek için çok çeşitli bahaneler bulabilir. Ancak bir sosyal kontratın içselleştirilmesi, ona karşılığında bir hizmet alacağını düşünmesi lazım. Örneğin, verdiği vergi ile ‘Türkiye’nin başka bir yerinde bir çocuk öğle yemeği yiyebilecek’ diye düşünmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı. Gürkaynak ayrıca, toplumun aklında “Bir tane daha saray yaparlar mı?” düşüncesi belirmeye başlarsa, o vergiyi vermek istemeyeceğine de dikkat çekti.
‘Ölüyoruz, bitiyoruz’ baskıları başladığı an Merkez havlu atıyor
Türkiye ekonomisi 2023 yılı üçüncü çeyreğinde yıllık %2.1 büyüme kaydederken, dönemsel bazda ise %0.2 daralma gösterdi. Büyüme rakamlarını değerlendiren Prof. Dr. Selva Demiralp, “Büyümede bir düşüş var. Merkez Bankası buna izin vermesin ve faizi indirsin” noktası henüz gelinmediğinin altını çizdi. Demiralp, Türkiye’de en küçük bir yavaşlama olduğunda yükselen sesle “ölüyoruz, bitiyoruz” şeklinde baskıların başladığını belirterek, bu baskıların başladıktan sonra Merkez Bankası’nın hemen vazgeçti