Türkiye’nin en büyük tüketim merkezlerinden biri olan İstanbul, tarım ve hayvancılık alanında da önemli bir yere sahip. Şehrin Silivri, Çatalca ve Arnavutköy gibi ilçeleri, bu açıdan öne çıkıyor. Bu bölgelerde yaz aylarında kavurucu sıcaklıklarda ekinleri hasat eden çiftçiler, sonbaharın soğuk ve rüzgarlı günlerinde buğday, arpa ve kanola tohumlarını verimli topraklarla buluşturma çabasını gösteriyor.
Günün ilk ışıklarından akşam karanlığına kadar çalışan çiftçiler, toprakta beslenen bitkileri, baharda çiçek açanları ve yazın olgunlaşanları için sürekli bir çaba içerisindeler. Mega kentin tarım arazisi en geniş olan ilçelerinden biri olan Silivri’de yaşayan 19 yaşındaki Toprak ve Başar Esen kardeşler, tarım alanındaki mücadelelerini ve bu sektöre olan ilgilerini aktarıyorlar.
İkiz kardeşlerden Toprak Esen, geçen yıl babalarını kalp krizi nedeniyle kaybettikten sonra arazilerinde kendi başlarına tarım yapmaya karar verdiklerini belirtiyor. Toprak, “4-5 yıl önce ikiz kardeşim Başar ile birlikte kendi işimizi yapmamız gerektiği üzerine konuştuk. Babamız da bize ‘Gelin kendi işinizi yapın,’ demişti,” diyerek babalarının iş hayatı konusundaki vizyonunu aktarıyor.
Toprak, babasından çiftçiliğin inceliklerini öğrendiklerini de dile getiriyor. “Babam traktörün kullanımı, tamiri ve ayarları konusunda bizi eğitti. Bu işi öğrenmek benim için çok değerli,” diyor. Ayrıca, geçen yıl ekilen ürünlerin hasadının ardından toprağın dağılmasını sağlamak amacıyla çalıştıklarını da ifade ediyor. “Yer temizlendi, ekim işlemlerini yaptık ve şimdi merdane ile toprağı düzeltiyorum. Ekinleri bu yılın Temmuz ayında toplamayı planlıyoruz. Ancak bu zamana kadar ilaç ve gübre uygulamaları yapılacak,” şeklinde konuşuyor.
Genç çiftçi, tarım işinin zorluğuna dikkat çekerek, “Çiftçilik, bahçe işlerinden çok daha farklı bir meslek. Özellikle gençler arasında çiftçilik gitgide daha az tercih edilen bir meslek haline geldi. Önceleri ailelerimiz bu işi yapıyorlardı fakat zamanla birçok aile ‘Çocuklarım bu işte çalışmasın’ demeye başladı,” yorumunu yapıyor. Toprak, isminin ‘Toprak’ olmasının manidar olduğunu belirterek, “Küçüklüğümden beri kaderim bu meslek üzerine yazılmıştı. Subay olma hayalim vardı, ama babamın vefatından sonra artık bu alanı tercih ettim. Gelecek hayallerim çiftçilik üzerine,” diyor.
Diğer taraftan, Başar Esen de liseyi bitirdikten sonra çiftçilikle ilgilenmeye başladığını belirtiyor. “Seneye üniversiteye gidip ziraat alanında eğitim almak istiyorum. Bu mesleğe ömrümü adamak arzusundayım. Herkes kendi bildiği işi yapsın. Küçüklüğümüzden beri tarımla iç içeyiz, burada işin pratiğini öğreniyoruz ve okulda detaylı bilgilerle bunu pekiştirmek istiyorum,” diye ekliyor.
Başar, arazileri ekerken kardeşiyle iş bölümü yaptıklarını da ifade ediyor. “Silivri’de en fazla buğday ve arpa ekiliyor. Son zamanlarda buğdayın getirisi daha yüksek olduğu için arpadan vazgeçiliyor. Ekmek ve toplamak her zaman zor ama babam vefat ettikten sonra hesap kitap yapmanın işçilikten daha zorlayıcı olduğunu anladık,” şeklinde görüşlerini paylaşırken, tarım işine olan bağlılıklarını da aktarıyor.
Toprakla ilgilenmeyi sevdiğini belirten Başar, “Kapalı alanlarda uzun süre kalmayı sevmiyorum. Hem babamın emanetine sahip çıkmak hem de sevdiğimiz işi yapmak için çiftçiliği sürdürüyoruz. Bu ülke tarımla kalkınacak. Şu anda topraksız tarım da başladı ve teknoloji ilerledi. Herkesin tarıma merak sarması gerekiyor,”