Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) tarafından Cumhurbaşkanı Adayı olarak gösterilen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptali ve ardından gözaltına alınmasının neden olduğu protestolar, büyük bir toplumsal hareketlenmeye yol açtı. Bu protestolar sürecinde 34 genç daha tahliye edildi. Tahliye kararının gerekçesi, bu kişilerin yurt dışına kaçma şüphesinin bulunmaması olarak açıklandı. Toplamda, bu olaylar sonucunda 93 genç protestoların ardından tahliye edilmiş oldu.
İstanbul 62. Asliye Ceza Mahkemesi, 19 Mart tarihli protestolara katıldıkları gerekçesiyle tutuklanan 59 genç hakkında tahliye kararı almıştı. Bu karar, mahkemenin uzun süren incelemeleri sonucunda verilmiş ve adalet sisteminin işleyişine dair önemli bir durumu temsil etmiştir.
Ekrem İmamoğlu’nun diploma iptali ve gözaltına alınması ile başlayan protestolar sürecinde, İstanbul’da toplamda binin üzerinde kişi gözaltına alınırken, bu kişilerden 278’i tutuklanmıştı. Bu durum, toplumda ciddi bir rahatsızlık ve tepki yarattı; zira bireylerin haklarını savunma ve ifade özgürlüğü konularını ele alan geniş bir tartışmanın kapısını araladı.
İstanbul 49. Asliye Ceza Mahkemesi, bu süreçte 139 sanık hakkında düzenlenen iddianameyi incelerken, CHP Parti Meclisi (PM) üyesi Berkay Gezgin’in de aralarında bulunduğu 102 genç için tahliye kararı verdi. Bu tahliye kararı, hem hukukun ve adaletin sağlanması açısından önemli bir adım olarak değerlendiriliyor, hem de protestoların arka planında yatan sosyal hareketlenmeyi yansıtıyor.
Bunların yanı sıra, tahliye kararı verilen gençler arasında, İstanbul Üniversitesi öğrencisi Selinay Uzuntel de bulunuyor. Uzuntel, Saraçhane’de düzenlenen bir basın açıklamasında konuşma yapmış ve gençlerin adalet arayışına yönelik fikirlerini dile getirmişti. Bu durum, gençlerin toplumsal meseleler karşısında duyarlılığını ve seslerini duyurmak için gösterdikleri çabayı gözler önüne seriyor.
Mahkemenin tahliye kararı verirken kullandığı gerekçeler arasında, “suçun vasfı ve mahiyeti, kanunda belirlenen cezanın alt ve üst sınırı, Türk Ceza Kanunu’nun (CMK) 100. maddesinde belirtilen katalog suçlardan olmaması, mevcut delil durumu, sanıkların tutuklulukta geçirdikleri süre, bazı sanıkların öğrenci olması ve öğrenim süreçlerinin sekteye uğrama ihtimali” gibi unsurlar yer aldı. Ayrıca, sanıkların sabit ikametgah sahibi olmaları ve kaçma şüphelerinin bulunmaması da gerekçeler arasında yer aldı. Mahkeme, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 36. maddesinde yer alan sanıkların adil yargılanma hakkına sahip olduğu ilkesini de gözeterek bu kararı vermiştir.
Bu olaylar, Türkiye’nin iç politikasında ve hukuki süreçlerinde bir dönüm noktası olma potansiyeli taşımaktadır. Özellikle gençlerin, haklarını savunma konusunda cesur adımlar atması, toplumun çeşitli kesimlerini etkilemekte ve yeni bir aktivizm dalgasını tetiklemektedir. Ekrem İmamoğlu ve CHP’nin durumu, siyasi tartışmaların yanı sıra hukuk sisteminin nasıl çalıştığını da sorgulatmaktadır.
Ayrıca, protestoların ve gözaltıların artışı, Türkiye’deki demokrasi, ifade özgürlüğü ve toplumsal hareketler açısından önemli bir dönemeç oluşturmuştur. Gençlerin bu süreçteki rolü ve protestoların etkisi, hem Türkiye’de hem de uluslararası arenada geniş yankılar uyandırabilir.
Sonuç olarak, İstanbul’daki protestolar ve ardındaki hukuki süreçler, yalnızca bir siyasi mesele olmanın ötesinde, sosyal adalet, gençlerin hakları