Sosyal Bilimci Doç. Dr. Tuğba Aydın Öztürk, fenomen veya influencer olmanın sembolik bir anlamı olduğunu belirtti. Ona göre, bu kavramlar yeni bir iş yapma tarzı olarak show ve eğlence dünyasının devamı olarak kabul edilebilir. Her ne kadar bir kişinin iç dünyası farklı olsa da, sosyal medyada kendisini veya ailesini daha mutlu ve başarılı gösterebilir. Bu durum, insanların kendi yaşamlarını diğerleriyle kıyaslamasına neden olabilir.
Doç. Dr. Tuğba Aydın Öztürk’e göre, sosyal medya her zaman gerçeği yansıtmayabilir. Özellikle filtrelenmiş güzellik algısı veya anonim hesaplar aracılığıyla kendi kimliklerini değişikleştirmek, insanların gerçek benliklerinden farklı bir imaj yaratmalarına olanak tanır. Bu durum, insanların duygusal olarak etkilenmelerine ve sanal dünyada sürekli kıyaslama içinde olmalarına neden olabilir.
Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın’a göre, sosyal medya artık hayatlarımızın sadece en güzel, mutlu ve başarılı anlarını gösterdiğimiz bir platform haline geldi. Bu durum, insanları sürekli mükemmel olma ve güçlü görünme zorunluluğu altına sokabilir. Ancak mükemmel dış görünümün altında, derin acılar ve travmalar da saklanabilir. Sosyal medya, yapay mutluluk illüzyonu yaratarak insanları duygusal olarak olumsuz etkileyebilir.
Sonuç olarak, sosyal medya hayatlarımızın sadece yüzeyini gösterme eğiliminde olan bir platform haline gelmiştir. Gerçeklikten uzaklaşarak yapay bir dünya yaratan sosyal medya, insanları sürekli kıyaslama kültürüne itebilir ve duygusal olarak zorlayabilir. Bu nedenle, sosyal medyanın yarattığı imajlar karşısında her zaman eleştirel bir gözle bakmak ve gerçeklikten uzaklaşmamak önemlidir.
