Türkiye’nin en popüler mobil uygulamalarından biri olan Getir, özellikle COVID-19 pandemisi sürecinde kayda değer bir büyüme yaşadı ve bu süreçte milyarlarca dolarlık yatırım aldı. Pandemi döneminin etkisiyle, uygulama sadece Türkiye’de değil, Avrupa’nın birçok ülkesi ve Amerika Birleşik Devletleri’nde de faaliyete geçerek global bir oyuncu haline geldi. Ancak pandemi sonrasında, satış rakamlarında gözlemlenen düşüş, şirketin hızla değer kaybetmesine yol açtı.
Bu değer kaybının ardından, Getir ilk olarak yurtdışı operasyonlarını kapatma kararı aldı. Ardından yemek ve dağıtım bölümünü Birleşik Arap Emirlikleri devlet fonu olan Mubadala’ya devretme kararı aldı. Mubadala’nın bu devralımlar ile birlikte şirketin oluşumundaki etkisi giderek arttı. Şirket, 250 milyon dolarlık son yatırımı ile birlikte, Mubadala’nın çoğunluk yapısını eline geçirmesi anlamına geliyor.
Getir’in kurucu ismi Nazım Salur, Mubadala’ya yönelik dikkat çekici bir suçlama yöneltti. Salur, sosyal medya hesabından yayınladığı bir mesajda, “BAE devlet fonu Mubadala, Getir’i ikiye bölmek için yaptığımız anlaşmayı hukuksuzca yok sayıyor ve bizim haklarımıza çökmek istiyor. Aniden yönetimi bizde kalması gereken şirketler kıymete bindi. Hukuki süreçleri başlattık. İleride daha detaylı açıklamaları da yapacağız.” şeklinde ifade etti. Bu açıklama, şirketin içindeki çatışmaların ve yönetişim sorunlarının derinlemesine olduğunu ortaya koyuyor.
Abu Dabi merkezli yatırım şirketi Mubadala Investment Company PJSC, Getir’in kontrolünü ele geçirmek için Eylül ayında Rekabet Kurumu’na başvuruda bulundu. Bu başvuru, Getir’in yemek ve dağıtım bölümünün Mubadala’nın mülkiyeti altına geçirilmesi açısından önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Getir’in kurucusu Nazım Salur, şirketin diğer varlıklarını yöneten bağımsız bir işletmeyi yönetiyor. Bu bağımsız işletme, Getir’le ilişkili e-ticaret platformu (n11), finans sektörü, mobilite uygulamaları (GetirBiTaksi) gibi alanları kapsıyor. Ayrıca, ABD pazarındaki FreshDirect uygulaması da bu işletmenin bünyesinde yer alıyor.
Getir’in yaşadığı bu gelişmeler, özellikle Türkiye’de hızla büyüyen teknoloji alanında sıkça rastladığımız türden bir dönüşümün yansıması. Küresel salgın döneminde alınan yatırım kararları, şirketlerin strateji değişiklikleri ve bunların sonucu olarak yaşanan sorunlar, teknoloji odaklı şirketlerin bulundukları pazarlarda karşılaştıkları zorlukları gözler önüne seriyor. Özellikle iş modellerinin ve yönetim yapılarının değişmesi, yatırımcı ile kurucu arasında ciddi bir gerginlik yaratabilir.
Bunların yanı sıra, şirketin e-ticaret, mobilite ve mali servisler gibi diğer varlıkları ile ilgili gelişmelere dair yapılan değerlendirmeler de ön plana çıkıyor. Nazım Salur’un yönetiminde olan bağımsız işletmeler, Getir’in yurt içindeki pazar payını artırmak ve yeni iş modelleri geliştirmek açısından önemli bir fırsat sunuyor.
Salur’un yaptığı açıklamalar, sektör içerisinde daha fazla dikkat toplayarak, şirketler arası ilişkilerin nasıl şekillendiğini ve bu ilişkilerin kurumsal yönetimdeki etkilerini sorgulatıyor. Mubadala’nın Getir üzerindeki etkisi, benzer yatırımların gelecekte nasıl şekilleneceği konusunda önemli bir örnek teşkil ediyor. Dolayısıyla, hem kurucu hem de yatırımcı açısından stratejilerin yeniden gözden geçirilmesine neden olabilecek dinamiklerin oluştuğu söylenebilir. Gelecekte Getir’in bundan nasıl etkileneceği ve şirketin yöneticilerinin bu tür durumlarla nasıl başa çıkacağı merakla bekleniyor.
Özetleyerek ifade etmek gerekirse, Getir’in yaşadığı süreç, hızlı büyümenin ardından gelen meydan okumaların, stratejik değişikliklerin ve yatırım ilişkilerinin karmaşık doğasının bir kesitini sunuyor. Şirketin iç dinamikleri, rekabet koşulları ve büyüme stratejileri yine göz alıcı bir biçimde değiş