23 Eylül’de gerçekleşen ekinoks, yeryüzünde gündüz ile gecenin eşit sürede olduğu, Güneş’in ekvator üzerinde bulunduğu ve her iki yarımküreye eşit miktarda ışık ve enerji ulaştığı bir dönemi ifade eder. Bu olay her yıl yaklaşık olarak 21-23 Eylül ve 20-21 Mart tarihlerinde tekrarlanır. 23 Eylül ekinoksunun ardından, kuzey yarımkürede günler kısalmaya ve geceler uzamaya başlar; güney yarımkürede ise tam tersi bir durum meydana gelir.
23 Eylül ekinoksu, her iki yarımkürede de gündüz ile gece sürelerinin eşit olduğu bir zaman dilimini ifade eder. Güney yarımkürede bu tarihten sonra gündüzlerin uzamaya, gecelerin ise kısalamaya başladığı gözlemlenirken, kuzey yarımkürede durum tam tersidir. 23 Eylül ayrıca, güney yarımkürede ilkbaharın, kuzey yarımkürede ise sonbaharın başlangıcı olarak kabul edilir.
Ekinoksun özellikleri arasında, her iki yarımkürede de Güneş ışınlarının öğle vakti ekvatora dik bir açıyla düşmesi ve gölge boyunun ekvatorda sıfır olması yer alır. Bu tarihten itibaren güney yarımkürede gündüzlerin uzamaya başladığı ve kuzey yarımkürede gecelerin uzamaya başladığı gözlemlenir. Ayrıca, ekinoks tarihi, güneşin her iki kutup noktasında da görüldüğü bir dönemi temsil eder.
Eylül ekinoksu ayrıca doğadaki belirtilerle de kendini gösterir. Kuzey yarımküre, şafak vaktinin geç olduğu ve gün batımının erken gerçekleştiği bir döneme girer. Kuşlar ve kelebekler güneye doğru göç etmeye başlar. Kısalan günlerin ardından havalar soğur ve çevredeki bitkiler büyüme döngülerini sonlandırır.
Sonuç olarak, 23 Eylül ekinoksu, her yıl yeryüzünde bir dönem başlangıcını işaret eder. Güneşin ekvator üzerine gelmesi ve gündüz ile gece arasındaki dengeyi oluşturmasıyla, doğada da değişimler gözlemlenir. Bu dönem, hem bilimsel bir olay hem de doğanın döngüsünde önemli bir yer tutar.