Hayvancılık sektörünün çözüm ortağı olan Trouw Nutrition Türkiye, iklim değişikliğinin sektöre etkilerini ele almak amacıyla paydaşlarıyla bir araya geldi. Etkinlik, doğal kaynakların gelecek nesillere aktarılmasına yönelik sürdürülebilirlik anlayışının önemini vurgulamakta; hem çevresel hem de ekonomik dengelerin korunmasında büyük rol oynamaktadır. İnsan faaliyetlerinin doğaya olan olumsuz etkilerini azaltmayı hedefleyen bu yaklaşım, iklim değişikliğiyle mücadelede de kritik bir misyona sahiptir. Bu bağlamda, ‘Geleceği Beslemek’ felsefesi doğrultusunda sağlıklı çiftlik hayvanlarının yetiştirilmesine yönelik çalışmalarını sürdüren Trouw Nutrition Türkiye, beş yıl aradan sonra yeniden düzenlenen Ruminant Akademisi’nde ‘Sürdürülebilirlik’ ve ‘İklim Değişikliğinin Hayvancılık Üzerindeki Etkileri’ temaları altında birçok oturumu gerçekleştirdi. 25-26 Ekim 2024 tarihlerinde Antalya’daki Sirene Belek Otel’de gerçekleşen etkinliğe sektör temsilcileri yoğun ilgi gösterdi.
Küresel Gıda Üretiminin Geleceği
Dünya nüfusunun 2050 yılında 9,8 milyara ulaşacağı öngörülmektedir. Bu bağlamda, Gonca Altıntaş, “Dünya nüfusu bu seviyelere ulaştığında, biyolojik yakıtlar için kullanılan mahsuller ve beslenme gereksinimlerini karşılamak için tarımsal üretimin en az %70 oranında artırılması gerekecektir. Ayrıca, kişi başına düşen tarım arazisinin 2,0 dekardan 1,6 dekara düşmesi bekleniyor. Sağlıklı gıdaya ulaşmak için ise 2050 yılına kadar gıda üretiminin %50 oranında artırılmasına ihtiyaç duyulacaktır. Artan nüfusun su talebinin %30 artacağı göz önünde bulunduğunda, bu konuda ciddi araştırmalar ve planlamaların yapılması kaçınılmaz hale geliyor” şeklinde bilgi vermiştir. Bu değerlendirmelere göre, iklim değişikliğinin hayvancılık faaliyetlerinde maliyetleri artıracağı, özellikle yem ham maddesi üretiminin ciddi şekilde etkileneceği vurgusu yapıldı. Örneğin, sığır eti fiyatlarının iklim değişikliği olmadan 2050 yılına kadar %33 artması beklenirken, iklim değişikliği etkisi ile bu artışın %60’a yükselebileceği tahmin ediliyor.
Sürdürülebilir Tarım ve Hayvancılık İçin Multidisipliner Araştırmalar
Türkiye’deki iklim değişikliği etkileri de gündeme geldi. Altıntaş, “Şu anda Türkiye’de kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı yıllık 1.300 metreküp seviyesindedir. İklim koşulları değişmediği sürece ülkemiz ciddi bir su sıkıntısıyla karşılaşacaktır. Zira 2018 yılında 81,9 milyon olan Türkiye nüfusunun 2050 yılında 95,7 milyona çıkması bekleniyor. Bu artış, 2050 yılında kişi başına düşen su miktarının 1.200 metreküp civarına inmesi anlamına geliyor. Sonuç olarak, Türkiye’nin 2050 yılında su fakiri bir ülke olacağı öngörülmektedir” ifadelerini kullandı. Geleneksel tarım yöntemlerinin yetersiz kalması nedeniyle tarımsal alanların giderek azaldığı, hayvancılık sektörünün en büyük doğal kaynak kullanıcısı olduğu belirtilerek, tarımsal arazilerin %80’inin otlatma veya hayvansal yem üretimi için kullanıldığı ve küresel su kullanımının %8’inin özellikle yem bitkilerinin sulanması için ayrıldığı açıklandı. Bu bağlamda, sürdürülebilir tarım ve hayvancılık için yeni yaklaşımlara ve multidisipliner araştırmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Trouw Nutrition Türkiye, bu süreçte sektör paydaşlarının iş birliği ile gıda güvenliğini sağlamak ve ekonomik
