Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye’de açlık sınırının altına gerileyen asgari ücretin düşük olmadığını savundu. SÖZCÜ Gazetesi yazarı Deniz Zeyrek, Şimşek’in bu açıklamalarına sert bir şekilde tepki gösterdi. Zeyrek, Mehmet Şimşek’e hitaben, maaşından vazgeçmesi ve 17 bin 2 lira ile geçinmesi gerektiğini söyledi. Eğer gerçekten iddialıysa ve yüreği varsa, gelip 17 bin 2 lira ile bir ay geçirmesini istedi.
Zeyrek’in sözlerine göre, Mehmet Şimşek’in lüks bir yaşantıya sahip olmadan asgari ücretle nasıl geçineceğini görmesi gerektiğini belirtti. Lojmanda oturmak, pahalı arabalar kullanmak gibi ayrıcalıklardan vazgeçip gerçek hayatı deneyimlemesi gerektiğini vurguladı. Gerçekçi olmayan açıklamalar yapmadan önce, insanları ciddiye alıp onların yaşamlarını anlaması gerektiğini ifade etti.
Zeyrek, artık yeter diye seslendi ve eğer bir şey yapamıyorlarsa, en azından insanların zekalarıyla alay etmemeleri gerektiğini belirtti. Asgari ücretin yüksek olup olmadığının bilincinde olmadan bu tür açıklamalar yapmanın doğru olmadığını ifade etti. Zeyrek, toplumun gerçek ihtiyaçlarını ve zorluklarını anlamayan insanların yapıcı bir yaklaşım sergilemeleri gerektiğini söyledi.
Mehmet Şimşek’in açıklamaları üzerine Deniz Zeyrek’in tepkisi, Türkiye’deki gelir adaletsizliği ve asgari ücretin yetersizliği konusunda geniş tartışmalara yol açtı. Bir bakanın ya da siyasetçinin toplumun gerçek ekonomik koşullarını anlaması ve ona göre politika belirlemesi gerektiği vurgulandı. Zeyrek’in Mehmet Şimşek’e yönelik çağrısı, sadece siyasetçiler için değil, tüm toplumun yaşadığı ekonomik sıkıntıları anlaması ve çözüm üretmesi gerektiği noktasında önemli bir mesaj içeriyor.
Sonuç olarak, Deniz Zeyrek’in Mehmet Şimşek’e yönelik eleştirileri, Türkiye’deki gelir adaletsizliği ve asgari ücret konusundaki hassasiyeti ön plana çıkarmıştır. Toplumun gerçek ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmayan açıklamaların yapılmasının, ekonomik gerçekliklerden uzak siyaset anlayışına dikkat çektiği görülmektedir. Bu tür tartışmaların sivil toplum, siyasetçiler ve medya arasında daha yapıcı bir şekilde ele alınması, toplumun genel refahını artırıcı adımların atılmasını sağlayabilir.