Eski Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen, Üsküdar’da gerçekleşen gayrimenkul ve taşınmaz satışlarıyla ilgili sosyal medya hesabından açıklamalarda bulundu. Hilmi Türkmen, Üsküdar Belediyesi’ni yöneten CHP’ye tepki göstererek, son dönemde yapılan satışların “çok ciddi” olduğunu belirtti. Üsküdar’da 20 yıldır en küçük gayrimenkul ve taşınmaz satışına karşı çıkan CHP’nin görünen yüzünü ortaya çıkarmak için paylaşımda bulundu.
Türkmen, Üsküdar Belediyesi tarafından üretilen konutları 5 yıl boyunca parça parça satarak bütçeyi dengelemek için yapıldıklarını açıkladı. Bu satışların ardından elde edilen arsaların ise gelecekte ihtiyaç halinde kullanılmak üzere alındığını belirtti. Ancak yeni yönetimin, bu taşınmazları satma yetkisi bulunduğunu kabul etti. Fakat Türkmen, 5 yılda gerçekleşmeyen satışların tek seferde yapılmasına karşı çıkarak, CHP’nin başka bir yüzünü gösterdiğini ifade etti.
Hilmi Türkmen, CHP’ye yakınlığıyla bilinen medyaya yönelik eleştirilerde bulunarak, yapılan satışın “çok ciddi” olduğunu ve bu miktarın geçmiş dönemdeki hizmetlere ve eserlere borçlanma durumunu 3-4 kat aşacak bir rakam olduğunu savundu. Bu durum, Üsküdar halkı arasında da endişe yarattı ve Türkmen’in paylaşımı kısa sürede geniş kitlelere ulaştı.
Üsküdar Belediyesi’nin bu satışlarla ilgili daha fazla açıklama yapması beklenirken, Hilmi Türkmen’in tepkisi karmaşık bir durumu gün yüzüne çıkardı. Türkmen’in paylaşımı, belediye politikalarını ve şeffaflığı sorgulayan bir tartışmanın fitilini ateşledi. Bu durum, Üsküdar’da yaşayanların ve bölgeyle ilgilenenlerin dikkatini çekti ve konuyla ilgili daha fazla bilgi talep etmelerine sebep oldu.
Sonuç olarak, Hilmi Türkmen’in Üsküdar Belediyesi’nde gerçekleşen satışlar hakkındaki paylaşımı, bölgenin ve belediyenin geleceğiyle ilgili endişeleri artırdı ve şeffaflık konusunda pek çok soru işareti oluşturdu. Bu gelişmeler, belediye politikaları ve karar alma süreçleri hakkında daha fazla tartışma yaratırken, halkın da daha fazla bilgi edinme ve şeffaflık taleplerini artırmasına neden oldu. Üsküdar’da yaşanan bu olaylar, yerel yönetimin ve halkın arasındaki iletişimi ve güveni sorgulayan bir sürecin başlangıcını oluşturabilir.
