İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) yönelik yürütülen kapsamlı ‘yolsuzluk’ ve ‘terör’ soruşturmaları çerçevesinde, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da aralarında bulunduğu toplam 50 şüpheli, İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklandı. İmamoğlu, terör soruşturması kapsamında adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasına rağmen, “Hukuka aykırı kişisel verileri ele geçirme”, “Rüşvet almak”, “İhaleye fesat karıştırma” ve “Suç işlemek amacıyla örgüt kurma” gibi çok ciddi suçlamalarla karşı karşıya kaldı. Bu durum, kamuoyunda geniş yankı uyandırdı ve İBB’deki yolsuzluk iddialarını bir kez daha gündeme taşıdı.
İlgili soruşturmada dikkat çeken başka bir husus ise Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan, Reform Enstitüsü Başkanı Mehmet Ali Çalışkan ve İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat’ın da tutuklanmış olmasıdır. Bu üç isim, terör suçlaması vurgusuyla adliyeye sevk edilip tutuklanırken, diğer şüpheliler adli kontrol şartıyla serbest bırakıldılar. Bu gelişmeler, İstanbul’un idaresinde önemli bir krizin yaşandığını gözler önüne seriyor.
Yürütülen soruşturmalar neticesinde, özellikle ‘Kent uzlaşısı’ olarak adlandırılan projelerin araştırılması sırasında yeni bir tutuklama dalgası ortaya çıktı. Bu bağlamda, firari olan Şişli Belediye Başkan Yardımcısı Ebru Özdemir, Türkiye’de terör örgütlerinin siyasi alan sorumlusunu üstlendiği iddia edilen Azad Barış ve bu şahısla bağlantılı HDK mensubu Hunav Altun hakkında “Silahlı terör örgütüne üye olma” suçlamalarıyla yakalama emri çıkarıldığı bildirildi.
Yakalama emri çıkarılan Ebru Özdemir, operasyonun üzerinden tam bir hafta geçtikten sonra emniyete teslim oldu ve gözaltına alındı. Özdemir, adliyeye sevk edilmeden önce savcılığa ifade verdikten sonra, tutuklama talebiyle Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edildi. Burada yapılan yargılama sonucunda Özdemir’in tutuklanmasına karar verildi. Bu durum, İstanbul’daki siyasi atmosferin giderek daha da karmaşık hale geldiğini göstermektedir.
Bütün bu gelişmeler, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde yaşanan sorunların sadece yolsuzluk ve terör iddialarıyla sınırlı kalmadığını, aynı zamanda ayaklanma ve bölünme heveslerinin de baş gösterdiğini ortaya koyuyor. İBB’ye bağlı pek çok kamu görevlisinin durumunun nasıl neticeleneceği, Türkiye’nin genel siyasetinde önemli bir belirleyici faktör haline gelecektir. Özellikle İmamoğlu’nun tutuklanma süreci ve buna bağlı olarak yaşanan gelişmeler, Türkiye’nin siyasi tarihinde önemli bir yer tutmaktadır.
Söz konusu soruşturmaların, İstanbul’daki yerel yönetimlerdeki belediyecilik standartlarını, kamu güvenliğini ve vatandaşların kamuya olan güvenini nasıl etkileyeceği merak edilmektedir. Ayrıca, bu olayların İstanbul’un lobi çartları ve yerel siyasi yapısındaki dengelere etkisi de önem taşımaktadır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ciddiyeti ve itibarı, şu an karmaşık bir süreçten geçiyor ve İBB’deki yöneticilerin geleceği, çeşitli faktörlere bağlı olarak şekillenecektir.
Ayrıca, bu gelişmelerin siyasi sonuçları bağlamında, yolsuzluk ve terör suçlamaları kesin kanıtlarla ortaya konulmadığı sürece, muhalefet cephesi tarafından iktidar üzerinde baskı unsuru olarak kullanılacağı aşikar. Bu nedenle, önümüzdeki günlerde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ndeki gelişmelerin sadece hukuki değil, siyasi çalkantılara da sebep olacağının izleri görülüyor.
Bunun yanı sıra, İBB’nin iç işleyişi üzerinde yolsuzluk iddialarının yarattığı olumsuz etki ve kamuoyundaki güven kaybı, İstanbul’daki yerel yönetimlere olan inancı sarsma potans
