İBB Usulsüzlük İddiaları: Bilgi ve Rakamlar
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), 2019 yılında Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) yönetimine geçtikten sonra, belediye müfettişleri tarafından yapılan incelemelerde birçok usulsüzlük ortaya çıkmıştır. Bu incelemeler sırasında, önceki AK Parti (AKP) dönemine ait 34 dosyaya İçişleri Bakanlığı müfettişleri tarafından el konulmuştur. Bu dosyalardan biri, “sahte yazılım” kullanıldığına dair bulgular içermektedir.
Özellikle, Kadir Topbaş yönetimi altında İBB’nin 2017 yılında satın aldığı “ODOO” adlı yazılım programı dikkat çekmektedir. Bu yazılımın alımında İBB, toplamda 2 milyon 45 bin 791 TL ödediği belirtilmektedir. Ancak, mevcut İBB yönetiminin, Ekrem İmamoğlu döneminde bu yazılım programının lisansının orijinal olmadığını tespit etmesi, durumu daha da karmaşık hale getirmiştir.
Büyükşehir Belediyesi müfettişleri, Projet Yazılım ve Danışmanlık Şirketi aracılığıyla 2017 ve 2020 yılları arasında gerçekleştirilen 2 milyon 45 bin 791 TL’lik ödemenin kaydını raporlamıştır. İmamoğlu döneminde kamu zararı tespit edilmesine rağmen müfettişlerin el koyduğu dosyaya hiçbir işlem yapılmamıştır. Bu durum, yerel yönetimlerdeki şeffaflık ve hesap verebilirlik konularını gündeme getirmiştir.
Ödemenin yapıldığı dönemde 2 milyon TL’nin döviz kuru 3,5 TL olduğuna göre, bu miktarın o zaman diliminde 584 bin dolara denk geldiği anlaşılmaktadır. Günümüz koşullarında, bu rakamın karşılığı ise yaklaşık 22 milyon 192 bin TL olarak hesaplanmaktadır.
Yazılım Alımındaki Usulsüzlük İddiaları
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yazılım alımında yaşanan usulsüzlük, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. İBB müfettişlerinin bulguları, belediyelerde yapılan mal alımlarının ne kadar dikkatli bir şekilde denetlenmesi gerektiğini vurguluyor. Kamu kaynaklarının sürdürülebilir ve rasyonel bir şekilde kullanılması, yerel yönetimlerin güvenilirliği açısından kritik öneme sahiptir. Bu tür bulgular, halkın yönetim anlayışına olan güvenini sarsarken, bunun yanında siyasi tartışmaları da beraberinde getiriyor.
Ayrıca, bu süreçte kamuoyuna yansıyan bilgilere göre, İBB’nin söz konusu yazılımını alırken izlediği yöntemler ve ödemeyi gerçekleştirdiği süreçler detaylı bir biçimde incelenmelidir. Bu bağlamda, İBB yönetiminin kesinlikle iç denetim mekanizmalarını güçlendirmesi gerektiği düşünülmektedir. Mevcut durum, hem hukukî hem de etik açıdan bir dizi soru işaretini beraberinde getirebilir.
Gelecek Adımlar ve Şeffaflık Eğilimleri
İBB, bu tür usulsüzlük iddialarıyla başa çıkarken, aynı zamanda hukukî süreçler de başlatmak zorundadır. Bu durum, yalnızca İBB’nin değil, tüm yerel yönetimlerin şeffaflık konusunda ne denli hassas olmaları gerektiğini gösteriyor. Yönetimlerin, tüm alımlarında açık ve şeffaf bir süreç izlemeleri, hem kamuoyunun güvenini kazanmak hem de olası yolsuzlukların önüne geçmek açısından son derece önemlidir.
Belediye müfettişleri tarafından yapıldığı belirtilen bu incelemeler, gelecekte benzer durumların yaşanmaması için bir uyarı niteliğindedir. Kamu kaynaklarının etkin kullanımı ve yerel yönetimlerin hesap verebilirliği, her bir vatandaşın hakkı olmalıdır. Yerel yönetimler, bu tür süreçlere karşı daha dikkatli ve duyarlı yaklaşarak, toplumsal güven ortamını yeniden tesis etmelidir.