İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) yönelik başlatılan terör soruşturmasında, aralarında 3 kişinin tutuklandığı bir gelişme yaşandığı öğrenildi. Soruşturma dosyasında örgütsel şemalar, grafikler ve farklı kişilere ait UYAP (Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi) portalındaki suç kayıtlarına ait ekran alıntıları ile MASAK (Mali Suçları Araştırma Kurulu) raporları ve gizli tanık ifadeleri de yer aldı. Bu durum, soruşturmanın ciddiyetini artıran somut delillerin varlığını gösteriyor.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da isminin yer aldığı dosyada, para transferi yaptığı öne sürülen kişi olarak profesyonel akademik çalışmaları ile tanınan ve yükseköğretim camiasında saygın bir yer edinen Prof. Dr. Mesut Yeğen’in adı geçmektedir. Yeğen, terör örgütü üyeliğinden yargılandığı iddiasıyla ilgili mahkeme kayıtlarına dair ekran görüntüleri de dosyaya delil olarak eklenmiştir. Bu durum, İmamoğlu’nun dosyası açısından yapılan incelemelerin ne kadar derinlemesine yapıldığını ortaya koymaktadır.
Yürütülen soruşturmada dikkat çekici bir detay ise, 2019 yılında Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde gerçekleşen bir davanın sonuçlarıdır. Prof. Dr. Mesut Yeğen, bu mahkemede Demokratik Toplum Kongresi (DTK) toplantısına katıldığı gerekçesiyle “Silahlı terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla karşı karşıya kalmış ve yargılanmıştır. Mahkemedeki savunmasında Yeğen, toplantının dönem içinde bakanların bile katıldığı bir platform olduğunu vurgulamış ve katılımının bu çerçevede değerlendirilebileceğini ifade etmiştir. Yapılan yargılama sonucunda savcının beraat talebiyle, mahkeme tarafından da bu talep doğrultusunda karar verilmiş ve Yeğen beraat etmiştir.
Yeğen’in beraatinin ardından mahkeme kararı, savcının mütalaasıyla aynı doğrultuda olduğundan temyiz edilmeden bir hafta içinde kesinleşmiştir. Ancak burada dikkat çeken bir başka husus, Ekrem İmamoğlu’nun dava dosyasına konulan delil niteliğindeki ekran görüntüsünde Yeğen’in terör örgütü üyeliğinden yargılandığı yönündeki ifadenin yer alırken, beraatinin kesinleştiğine dair bilginin eklenmemiş olmasıdır. Bu durum, hukukun temel ilkelerine aykırı bir yaklaşımı çağrıştırmakta ve ilgili yargı sürecinin eksik veya yanıltıcı bir şekilde kullanıldığına dair tartışmalara yol açmaktadır.
Uzman hukukçular, Yeğen’in aklanmasının göz ardı edilmesinin ve onun terör suçlusu olarak gösterilmesinin, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik bir karalama çabası olarak değerlendirilebileceğini belirtmektedir. Bu noktada, yargı süreçlerinin siyasi amaçlar uğruna nasıl manipüle edilebileceğine dair somut bir örnek ortaya çıkmaktadır. İmamoğlu’nun terörle iltisaklı kişilerle ilişkisi olduğu algısının oluşturulmaya çalışılması, kamuoyunda ciddi bir soru işareti bırakan ve hukukun üstünlüğü ilkesine darbe vuran bir durumdur.
Ekrem İmamoğlu’na yöneltilen bu tür iddiaların, siyasi operasyonlar çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği de hukukçular tarafından ezber bozan bir yaklaşım olarak gündeme getirilmektedir. Türkiye’nin siyasi atmosferinde, özellikle son yıllarda, terörle mücadele adı altında birçok insanın haksız yere yargılandığı ve terörle hiçbir bağı olmamasına rağmen suçlu duruma düşürüldüğü kaydedilmektedir. Bu tür durumların, özgür düşünce ve ifade özgürlüğü üzerinde olumsuz etkilere yol açabileceği fikri de giderek daha fazla önem
