“`html
2025 yılı Mart ayının ortalarında, Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) ön seçimindeki cumhurbaşkanı adayı, Türkiye Belediyeler Birliği ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması, ülkenin birçok yerinde geniş çaplı protestolara yol açtı. Bu olay, hem İstanbul hem de diğer büyük şehirlerde halk tarafından büyük bir endişe ve öfkeyle karşılandı. İstanbul Valiliği’nin ardından İzmir ve Ankara Valilikleri de benzer yasaklar getirdi. Bu durum, demokrasi ve ifade özgürlüğü gibi temel hakların ihlali endişelerini ortaya koydu.
İzmir Valiliği’nin yaptığı açıklamada, “Valiliğimizce alınan karar uyarınca il genelinde kamu düzenini muhafaza etmek ve oluşabilecek provokatif eylemlerin önüne geçmek için 21 Mart 2025 günü saat 10.00’dan 25 Mart 2025 günü saat 23.59’a kadar, 5 (beş) gün süreyle her türlü toplantı, gösteri yürüyüşü ve basın açıklaması yasaklanmıştır” ifadesine yer verildi. Bu yasakla birlikte, İzmir’de herhangi bir toplumsal eylemin gerçekleştirilemeyeceği resmen duyurulmuş oldu.
ANKARA’DAN DA YASAK KARARI GELDİ
Benzer bir yasak kararı da Ankara Valiliği tarafından açıklandı. Bu açıklamada, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürütmekte olduğu soruşturmalar kapsamındaki işlemleri protesto etmek amacıyla sosyal medya ve benzeri platformlar üzerinden yapılan provokatif paylaşımların, halkı sokağa dökmek amacıyla kullanıldığı vurgulandı. Valilik, bu tür eylemlerin önüne geçmek için çeşitli önleyici tedbirlerin alınacağını belirtti.
Ankara’dan yapılan açıklamada, “Huzur ve güvenliğin sağlanması, kişi dokunulmazlığının korunması ve kamu esenliğinin temin edilmesi amacıyla, 21 Mart 2025 Cuma günü saat 14.00’dan, 25 Mart 2025 Salı günü 23.59’a kadar tüm kapalı ve açık alanlarda toplantı, gösteri yürüyüşleri, basın açıklamaları, çadır kurma, stant açma gibi etkinliklerin yasaklandığı” duyuruldu. Ayrıca, yasaklara uyulmadığı takdirde ilgili mevzuat gereğince gerekli adli ve idari işlemlerin uygulanacağı ifade edildi.
Bu yasaklar, sosyal ve siyasi gerilimlerin tırmandığı bir dönemde gelmesi açısından dikkat çekicidir. Ülke genelinde gösteri yapanların çoğunun, Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasını bir siyasi aktif olarak değerlendirdiği biliniyor. Ayrıca, bu protestoların sadece büyük şehirlerle sınırlı kalmayıp, Türkiye’nin çeşitli illerinde de yaşandığı gözlemlenmektedir. Bu durum, halkın siyasi olaylara duyduğu tepkiyi ve halkın demokrasiye olan inancını da gözler önüne sermektedir.
Bazı analistler, bu tür yasakların yalnızca mevcut durumu daha da kötüleştireceğini ve halkın tepkisini artıracağını düşünüyor. Halkın temel haklarının kısıtlanması, daha geniş bir protesto dalgasını beraberinde getirebilir. Bu nokta, hükümetin sivil toplumla olan ilişkisini ve toplumun genel siyasi tepkisini daha karmaşık bir hale getiriyor. Ekrem İmamoğlu’nun durumu, birçok kişi tarafından Türkiye’nin geleceği açısından kritik bir olay olarak değerlendiriliyor.
İzmir ve Ankara’daki yasakların yanı sıra, farklı şehirlerde de benzer yasakların getirilmesi bekleniyor. Bu durum, toplumsal muhalefetin bastırılması amacıyla yürütülen sistemli bir adım olarak algılanmakta. Türkiye’nin son yıllarda artan siyasi kutuplaşması ve çatışmalı ortamı, sokağa çıkma yasakları ve gösterilerin yasaklanması gibi uygulamalarla daha da tırmanıyor. Bütün bu gelişmeler, Türkiye