İstanbul Pendik’te yaşayan Hatice K., 2020 yılının ağustos ayında idrar yolu problemi nedeniyle Ataşehir’deki bir özel hastaneye gitti. Doktor Mehmet Ali A. tarafından sağ üreterinde taş tespit edilerek ameliyat olması gerektiği söylendi. Ancak ameliyat sonrasında Hatice K.’nın ağrıları arttı, hastaneye sık sık gitmek zorunda kaldı ve yanlış müdahale yapıldığı iddiasında bulundu.
Hatice K., doktoru ve hastaneyi tüketici mahkemesine vererek dava açtı. 2022 yılının aralık ayında e-nabız uygulamasına girdiğinde aynı hastaneden bir doktorun verilerine defalarca girdiğini fark etti. Bu durumu savcılığa bildiren Hatice K., doktor hakkında şikayetçi oldu ve kişisel verilerinin haksız bir şekilde ele geçirildiğini iddia etti.
Doktor Ekrem Ö. hakkında başlatılan soruşturmada ifade veren doktor, mahkemenin isteği üzerine hastaneden tüm işlemlerin gönderilmesi gerektiğini belirterek e-nabıza girdiğini ve özel hayata müdahale etme gibi bir niyetinin olmadığını söyledi.
İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı, doktor Ekrem Ö. hakkında “kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme” suçundan soruşturma başlattı. Ancak savcılık, doktorun hastaneye cevap göndermek için e-nabıza girdiğini belirterek suç unsuru oluşmadığı gerekçesiyle takipsizlik kararı verdi.
Doktorun savunması üzerine savcılık, mahkemenin isteğiyle e-nabıza girildiğini ve mahkemeye cevap göndermek amacıyla gerçekleştirilen bu işlemin suç teşkil etmediğini belirtti. Dolayısıyla doktor hakkında herhangi bir yaptırım uygulanmayacağı kararı alındı.
Hatice K., kişisel verilerinin izinsiz bir şekilde incelendiği iddiasıyla doktor Ekrem Ö. hakkında başlattığı hukuki süreci sonlandırırken, mahkeme kararı doğrultusunda doktorun suçsuz olduğuna karar verildi. Bu olay, sağlık verilerinin gizliliği ve korunması konusunda dikkat çekici bir örnek oluşturarak, hastaların verilerinin korunması ve izinsiz erişimin önlenmesi gerekliliğini bir kez daha ortaya koymuştur.