İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan bir soruşturma, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ve aralarında 99 kişinin bulunduğu şüphelilerin gözaltına alınmasıyla sonuçlandı. Ekrem İmamoğlu, 19 Mart 2023 tarihinde “suç örgütü yöneticisi olmak”, “suç örgütüne üye olmak”, “irtikap”, “rüşvet”, “nitelikli dolandırıcılık”, “kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek” ve “ihaleye fesat karıştırmak” gibi suçlamalarla karşı karşıya kaldı. Bu gelişme, İmamoğlu’nun görevden uzaklaştırılmasının ardından meydana gelmiş olup, kamuoyunda büyük bir yankı uyandırdı. Gözaltına alınan şüphelilerin, toplamda 560 milyarlık bir vurgun yaptığı iddia edildi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İmamoğlu ve diğer şüphelilerin gözaltına alınmasının hemen ardından, 20 Mart 2023 tarihinde yeni bir ihaleye imza attı. İBB’nin Halkla İlişkiler Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen ihalede, GSM Medya Sosyal Sağlık Hizmetler Organizasyon Şirketi ile “Çözüm merkezi işletim hizmet alım işi” adı altında 614 milyon 408 bin 395 liralık tek firmalı bir anlaşma yapıldı. Bu durum, İBB’nin kurumsal yapısındaki düzensizlikleri ve içindeki suçlamaları daha da derinleştirdi.
Yapılan ihaleye sadece tek bir firma, yani GSM Medya Sosyal Sağlık Hizmetler Organizasyon Şirketi çağrıldı. Pazarlık usulüyle gerçekleştirilen bu ihale, kamuoyunda büyük bir tartışma yaratırken, ihale sürecinin şeffaflığına dair ciddi endişeler doğurdu. İhaleye tek katılımcının davet edilmesi, sosyal medya ve basında yoğun bir şekilde eleştirildi. Çoğu kişi, böyle bir uygulamanın yolsuzluk ve usulsüzlük boyutlarını gözler önüne serdiğini savundu.
İhalenin şekli, Kamu İhale Kanunu’nun 217b maddesinde düzenlenen olağanüstü hal durumlarına tabi tutulmasıyla da dikkat çekti. İhale sürecinin bu maddeye dayandırılması, başka bir sorun alanını daha ortaya çıkardı. O maddede, “Doğal afetler, salgın hastalıklar, can veya mal kaybı tehlikesi gibi ani ve beklenmeyen olayların” yaşanması durumunda ihalenin ivedi olarak gerçekleştirilebilmesi için bir yol açıldığı belirtiliyor. Bu durum, İBB’nin ihale yöntemini ve bunun gerekçelerini sorgulayan herkes için bir tartışma ve belirsizlik kaynağı haline geldi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin, İmamoğlu ve beraberindekilerin gözaltına alınmasının ardından gerçekleştirilen bu ihaleler, özellikle kamuoyunda yolsuzluk iddialarının artmasına neden oldu. İBB’nin bu süreçte şeffaflık göstermemesi, sadece ilgili ihaleleri değil, genel olarak kamu yönetimini de sorgulanabilir hale getirdi. Bu tür ihalelerin düzenlenmesi, İBB’nin mali yönetimi, kaynak tahsisi ve genel belediye yönetimi açısından da ciddi bir risk oluşturuyor.
Eleştirilerin odağında olan İBB, bu gelişmelerle birlikte kamu ve özel sektör arasındaki ilişkilere dair de derin bir sorgulama sürecine girebilir. İBB’nin yolsuzluk soruşturmasında elde edilen bulgular, benzer durumların gelecekte de yaşanmasının önünü açabileceği endişesini doğuruyor. Kamunun gözü önünde yürütülen bu ihale süreci, Türkiye’deki diğer kamu kuruluşları üzerinde de etkili olabilir, zira bu tür uygulamalar kamuoyunun güvenini sarsmaktadır.
Sonuç olarak, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yaşadığı bu süreç, sadece Ekrem İmamoğlu ve onunla birlikte gözaltına alınan diğer şahısları değil, aynı zamanda Türkiye’nin yerel yönetim anlayışını da derinden etkileyecek bir durum olarak karşımıza çıkıyor. İhalelerin ve kamu kaynaklarının yönetim şekli, toplumun nezdinde tartışmalara ve güvensizlik algısına neden olmakta. Bu bağlamda, İstanbul’un geleceği ve kamu yönetimi açısından