İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü bir soruşturma kapsamında, eski İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, “suç örgütü yöneticisi olmak”, “suç örgütüne üye olmak”, “irtikap”, “rüşvet”, “nitelikli dolandırıcılık”, “kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek” ve “ihaleye fesat karıştırmak” suçlarıyla tutuklanmıştır. Bu gelişmelerin ardından, İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığı için İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve bazı Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) belediyelerinde çalışan personelden imza toplanmaya başlandığı iddia edilmiştir. İddialara göre, bu imza toplama işlemi bir sendika aracılığıyla yapılan baskılarla gerçekleştirilmektedir.
CHP örgütleri tarafından organize edilen bu imza kampanyası, özellikle Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığını desteklemek amacıyla belediye personeline ulaştırılan listeler aracılığıyla gerçekleştirilmiştir. Çalışanlara, bu listedeki imzaları atmaları istenmiş, bazı çalışanların bu durumu fişleme girişimi olarak değerlendirdikleri ve bu sebeple rahatsızlık duydukları ortaya çıkmıştır.
Bu durumla ilgili olarak İBB AK Parti Grup Sözcüsü Av. Murat Türkyılmaz, sosyal medya üzerinden şu açıklamayı yapmıştır: “İBB katlarında personele sendikal baskıyla Ekrem İmamoğlu için imza toplandığına dair duyumlar alıyoruz.” Ayrıca, Türkyılmaz, “Uzun yıllardır ‘parti rozetini çıkarma’ iddiasına karşılık, Saraçhane’yi CHP karargâhına dönüştürenler en azından personeli rahat bıraksınlar. Çıkın sokağa ve imzanızı orada toplayın.” şeklinde ifadeler kullanarak, durumu eleştirmiştir. Bu iddialara yanıt olarak CHP ya da İBB yönetimi tarafından henüz herhangi bir resmi açıklama yapılmamıştır.
Bunun yanı sıra, personelin mesai saatleri içinde ya da görev alanlarında siyasi amaçlarla yönlendirilmesinin kamu kurumlarının tarafsızlık ilkesini ihlal ettiği belirtilmiştir. Mevzuatlardaki bu tür uygulamalar, tarafsızlık ilkesine aykırı kabul edilmektedir. Bu bağlamda, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve diğer belediyelerdeki durum, kamu kaynaklarının ve kamu kurumu ilişkisinin güvenilirliği açısından ciddi bir endişe kaynağı olarak değerlendirilmektedir.
Özellikle yerel yönetimlerde, çalışanların siyasi baskılara maruz kalması, kamu yönetimi ilkeleri açısından oldukça sorunlu bir durumdur. Bu süreçte çalışanların özgür iradeleriyle hareket etmeleri beklenirken, baskı altında kalarak imza vermeleri, demokratik süreçlerin sağlıklı işlemesine engel teşkil etmektedir.
Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından yaşanan bu gelişmeler, Türkiye’deki siyasal iklimin ne kadar gergin olduğunu da gözler önüne sermektedir. Türkiye’deki siyasi atmosferin her geçen gün daha da karmaşık hale gelmesi, muhalefet partileri için çeşitli stratejilerin devreye sokulmasına neden olmaktadır. Bu bağlamda, İmamoğlu’nun adaylığı, bazı yerel yönetimlerdeki CHP’li belediyelere yönelik baskı ve yönlendirmeleri gündeme getirmiştir.
Sonuç olarak, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmanın sonuçları ve İmamoğlu’nun durumu, hem şehrin yönetimi açısından hem de Türkiye genelindeki siyasi dinamikler açısından önemli bir eşik teşkil etmektedir. İmamoğlu’nun tekrar aday olma süreci, sadece belediye çalışanları için değil, aynı zamanda tüm siyasi partiler ve seçmenler için kaçınılmaz bir tartışma konusu haline gelmiştir.
İmamoğlu’nun adaylığı için imza toplayan kampanyanın, mevcut siyasi ortamda muhalefeti nasıl etkileyeceği, ilerleyen günlerde daha fazla insanın ilgisini çekecek bir konudur. Çünkü Türkiye’de siyasi kararların alındığı yerler sadece seçimler değil, bu gibi kamu kurumlarıdır. Kamuoyunu bilgilendirme ve kamu yönetimlerinin şeffaflık ilkelerine duyulan ihtiyaç, demokratik yapının sağlıklı iş