İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında, yolsuzluk ve ‘kent uzlaşısı’ kapsamında iki ayrı soruşturma başlatıldı. Bu soruşturmalar sonucunda İmamoğlu, yolsuzluk iddialarıyla tutuklanarak cezaevine gönderildi. İmamoğlu’nun tutuklanmasının hemen ardından Türkiye’de faaliyet gösteren Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), izinsiz sokak gösterileri organize etmeye başladı ve bunun yanı sıra, Türkiye’yi uluslararası arenada şikayet etmeye yöneldi.
Bu bağlamda, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, BBC’ye verdiği bir röportajda, İngiltere Başbakanı Keir Starmer’in İmamoğlu’nun tutuklanmasına sessiz kalmasını eleştirdi. Özel, İngiliz Başbakanı’na hitaben, “Terk edilmişlik hissediyoruz. Bu nasıl dostluk?” şeklinde açıklamalarda bulundu. Özel, İngiltere’nin Türkiye’de yaşananlara kayıtsız kalmasını sorguladı ve bu durumu endişe verici bulduğunu belirtti.
Özel’in açıklamaları sırasında, İngiltere’yi demokrasi vaat eden bir ülke olarak gördüklerini ifade etti. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin başkanının tutuklanmasına İngiltere’nin sessiz kalmasının dostluk ve kardeşlik bağlarını sorgulattığını vurguladı. “Demokrasinin beşiği” olarak tanımladığı İngiltere’nin, CHP’nin kardeş partisi olan İşçi Partisi’nin bu duruma kayıtsız kalmasını anlamakta zorluk çektiğini belirtti.
İngiliz İşçi Partisi’nden yardım bekleyen Özel, 1 hafta boyunca sessiz kalan ve sonunda ‘Türkiye’de demokrasiden yanayız’ diyen İşçi Partisi’ne de tepki gösterdi. Bu açıklamayı yapmalarının geç olduğunu düşünen Özel, “uyan da balığa gidelim.” diyerek sert bir yanıt verdi.
Özel, İşçi Partisi’nin sessiz kalmanın sonuçlarına katlanmak zorunda olduğunu, özellikle Sosyalist Enternasyonal’e üye olmak istediklerinde bu durumun hesabını vereceklerini vurguladı. Bu bağlamda, Türkiye’deki durumu uluslararası platformda duyurmak için çabalarının devam edeceğinin altını çizdi.
Bütün bu gelişmeler, Türkiye’de yaşanan siyasi ortamı ve partilerin tavırlarını uluslararası başkentlerde nasıl etkilediğini gösteriyor. Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması, Türkiye’nin siyasi yapısında önemli bir dönüm noktası olabilirken, muhalefet partileri bu durumu kullanarak uluslararası kamuoyunu etkileme çabalarına yöneliyor.
Özellikle CHP ve diğer muhalefet partileri, bu tür olayların ardından sert bir şekilde seslerini yükseltmeyi tercih ediyorlar. Yurt dışında ise İngiltere’den gelen tepkilerin yetersiz olduğunu düşünen muhalefet, bunun, demokrasi ve insan hakları konularındaki uluslararası dayanışmanın eksikliğini veya kaybını ifade ettiğini belirtmektedir.
Sonuç itibarıyla, Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması, CHP ve diğer muhalefet partileri tarafından yalnızca bir iç siyasi kriz olarak değil, aynı zamanda uluslararası bir sorun olarak da ele alınıyor. Bu süreçte partilerin tutumları ve açıklamaları, hem Türkiye’nin iç politikası hem de uluslararası ilişkilerdeki dinamikler açısından oldukça dikkat çekici hale gelmektedir.
