Üniversite öğrencilerinin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu protestolarının ardından başlattıkları boykot çağrısına ilişkin Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti tarafından soruşturma başlatıldı. Bu süreçte, çeşitli bakanlardan peş peşe açıklamalar geldi. Ticaret Bakanı Ömer Bolat, boykot yapan öğrenciler için ‘azgın azınlık’ ifadesini kullandı ve bugün alışveriş yaparken çekilen fotoğraflarını sosyal medya üzerinden paylaştı.
Bakan Bolat, paylaşımlarında şu ifadeleri kullandı: “Bugün, milli ekonomiye sahip çıkma; üretimin, ticaretin, istihdamın, tüketimin ve dayanışmanın günü. Bugün, esnafımızla dayanışma günü. Yarının alışverişini bugünden yapma günü. Türkiye Yüzyılı’nda güçlü bir milli ekonomi için hep birlikte ticareti büyütme günü.” Bu sözleri ile, ekonominin güçlendirilmesi ve yerli ürünlerin desteklenmesi konusundaki kararlılığını dile getirdi.
Ankara’da gerçekleştirdiği esnaf ziyaretlerinde ise Bolat, mübarek bayram gününde esnafla hem bayramlaştıklarını hem de muhalefetin ülkeye ve ticarete zarar verme amacı taşıyan çağrılarına karşı dayanışma sergilediklerini belirtti. Bu ziyaretler sırasında, yerel esnafın karşılaştığı güçlüklerine dikkat çekerek, hükümetin bu süreçte esnafın yanında olduğunu vurguladı.
Bakan Bolat, Türkiye’nin, üreticileri, esnafı, sanatkârları, kooperatifleri, sanayicileri ve ihracatçıları ile birlikte, ekonomik ve ticari alanda güçlü adımlarla yoluna devam ettiğini ifade etti. Ayrıca, mal ve hizmet ihracatında gerçekleştirilen önemli atılımlar yanında, istihdamın güçlendirilmesine yönelik çabaların sürdüğünü açıkladı. Bu süreçte bazı siyasilerin, ülkenin ekonomik durumu üzerine yaptıkları eleştirileri ise, hezeyan dolu açıklamalar olarak nitelendirip, bu tür beyanlara karşı güçlü bir yanıt vermeye hazır olduklarını belirtti.
Bakan Bolat’ın bu sözleri, Türkiye’deki güncel ekonomik durumu ve bakanlığın izlediği politikaları anlamak açısından önem taşıyor. Hükümetin, esnaf ve üreticilere yönelik destekleyici politikalar geliştirmeye odaklanması ve bu politikaların toplumda nasıl yankı bulduğuna dair daha geniş bir perspektife ihtiyaç duyulmaktadır. Üniversite öğrencilerinin ve muhalefetin bu konularda yaklaşım ve eleştirileri, Türkiye’deki ekonomik tartışmaların ne denli derinleştiğini göstermektedir.
Bu olaylar, sadece ekonomik konularla sınırlı kalmayıp, aynı zamanda toplumsal ve siyasi dinamikleri de etkileyen bir sürecin parçası olarak değerlendirilmektedir. Hükümetin, genç nesillerin, özellikle üniversite öğrencilerinin yansıtmakta olduğu kaygıları dikkate alması gerektiği, toplumda geniş bir karşılık bulabilecek bir yaklaşım geliştirmesi gerektiği önemli bir noktadır. Eğitim gören gençlerin, ekonomik sorunlara duyarsız kalmamaları, kendi gelecekleri açısından önem taşırken, üretim ve istihdam politikalarının da bu gençliği kapsayacak bir biçimde tasarlanması gerektiği konusundaki düşünceler, büyük bir önem arz etmektedir.
