İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından, Türkiye genelinde protesto eylemleri patlak verdi. Bu eylemler sırasında gözaltına alınan kişilerden biri, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Antalya İl Başkanı Enes Keskin oldu. Keskin’in de aralarında bulunduğu 10 TİP üyesi, çıkarıldıkları mahkeme tarafından tutuklandı. Bunun üzerine, Antalya’ya gelen TİP Genel Başkanı Erkan Baş, cezaevinde partililerini ziyaret ettikten sonra, Aydın Kanza Parkı’nda bir basın toplantısı düzenledi.
Basın toplantısında, partililerle bir araya gelen Erkan Baş, tutuklamaların ve gözaltıların hukuksuz olduğuna dikkat çekti. “Bu süreçte 1879 yurttaşımız gözaltına alınmış. Bu hukuksuzluk daha nasıl anlatılabilir bilmiyorum,” diyen Baş, tutuklanan partililerin büyük ihtimalle en fazla bir ay içinde serbest kalacaklarını ifade etti. “Bu suçlamalarla bu insanları cezaevinde tutamazsınız” diyerek, mevcut durumun adaletsizliğine vurgu yaptı.
Baş, Türkiye’deki cezaevlerinde şu an iki cumhurbaşkanı adayı, bir milletvekili, eski milletvekilleri ve belediye başkanlarının bulunduğunu hatırlatarak, “Bu ülkede adalet, ekmek kadar, su kadar önemli hale geldi” şeklinde bir açıklama yaptı. Bu ifadeleriyle adaletin toplum için taşıdığı hayati önemi vurgulamış oldu. Ardından, toplumsal muhalefet güçlerine, siyasi partilere, sendikalara ve tüm yurttaşlara çağrıda bulunarak, “Mutlaka birleşmemiz lazım. Aramızdaki ufak tefek ayrımları bir kenara bırakarak, bu ülkede adalet için birleşmek zorundayız” ifadeleriyle bir dayanışma çağrısı yaptı.
Bu olay, Türkiye’de siyasi ortamın ne kadar gergin olduğunu ve hukuksuzlukların toplumda yarattığı derin yaraları gözler önüne seriyor. Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması ve ardından gelen protesto eylemleri, ülke genelinde geniş bir tepkiyle karşılandı. Özellikle muhalefet partileri, bu tutuklamaları gerçek anlamda bir baskı politikası olarak yorumluyor. Türkiye İşçi Partisi’nin bu süreçte ortaya koyduğu muhalefet, toplumsal adalet arayışının bir parçası olarak öne çıkıyor.
Erkan Baş’ın konuşmasındaki önemli bir diğer nokta ise, Türkiye’deki cezaevlerinde hapsedilen isimler. İki cumhurbaşkanı adayının, bir milletvekilinin ve geçmişte milletvekilliği yapmış isimlerin cezaevinde bulunması, adalet sisteminin nasıl bir işleyiş içinde olduğunu sorgulatıyor. Baş, Türkiye’nin adalet anlayışının çok zayıfladığını ve bu durumun toplumu kutuplaştırdığını ifade etti.
Toplumda yaşanan bu tür olaylar ve benzeri tutuklamaların süregeldiği bir ortamda, TİP ve diğer muhalefet partilerinin bir araya gelmesi gerektiğini vurgulayan Baş, “Birlikte hareket etmezsek, bu hukuksuzluklara karşı duramayacağız” diyerek, birleşmenin önemine işaret etti. Türkiye’nin geleceği için adalet mücadelesinin mutlaka sürdürülmesi gerektiğini savundu ve “Aksi takdirde, baskılar devam edecek ve bizler bu adaletsizliklerin kurbanı olmaya devam edeceğiz” şeklinde bir uyarı yaptı.
Bu olaylar, özellikle gençlerin ve toplumsal hareketlerin kendi seslerini duyurmak için daha radikal yöntemlere başvurmasına sebep olabilecek bir zemine de dönüşebilir. Özellikle İmamoğlu’nun tutuklanması, gençler arasında sosyal medya aracılığıyla büyük tepkilerin ortaya çıkmasına neden oldu. Neredeyse her geçen gün yeni bir sosyal medya kampanyası düzenlenirken, gençlerin ve sosyal grupların siyasete daha fazla dahil olmaya başladığı gözlemleniyor.
